Derler ki,
Ufuklar çözülürmüş, sezilirse;
Vardım ki çözülsün,
O karanlık yine yer yer…
Sevda dolu yaşlar
Yanağından süzülürse,
Benden sana bir hatıra olsun bu şiirler…
..
Hapsedilemiyen duygularımın yaşattığı,
çıldırtan sebep dolusu hatıra yığınıdır
baktıkların:
Varolmuş, yaşanmış bütün yanılgılarım,
krıstalizasyonlarım, aşk sanrıların, hatırlarım...
Sakın ama sakın kızma bana
ki hatıra var edip yaşayan insan,
..
AŞK SARHOŞU
Bir bakış bir gülüş bir şuh sada
Geçmiş günlerden kalan bir iz bir hatıra
Ne şarkılar söyler gözlerin bana
O eski günlerden bir hatıra
..
HATIRA
Yollar hayata akıyor ruhlarda
İkiz ruhlardır birlikte bakar
Her şey ne kadar güzel derler birbirine
Karşılıklı akıyorlar derinden derine
..
Gözlerden hep süzülür iki damla gözyaşı
Ömür geçer onulmaz gönüllerin yarası
Unutmaya çalışma zamana yenilirsin
Yıllarca unutulmaz sevginin hatırası
Ağlama deseler de önüne geçilemez
Kalplerde o hatıra anılardan silinmez
..
Durup dururken en muhabbetli olduğumuz arkadaşlarımıza kırıldığımız, küstüğümüz anlar olur. Genelde üzerinde durmayız. Ama üzerimizden atamadığımız istisnalar da vardır. Bunlar basit şeylerde olabilir. İnsanın o anki ruh hali edbine bile tesir edebilir. Ama olgun olmak lazım. Nefsimizin zaaflarını hilelerini iyi bilmek lazım. Bazen çok severek yaptığımız bir işi, hizmeti birisi nasıl olsa her zaman biz yapıyoruz diye bize yapmamızı söylese yıllardır o işi yapan biz değilmişiz gibi, o iş bize angarya gibi gelebilir. Eğer angarya gibi gelmiyorda hemen baş üstüne kurban deyip, hemen yapabiliyorsak ne mutlu bize. Diyemiyorsak arızayı bulmak lazım. ALLAH'ın rızası kolay değil. Üstelik birde söyleyene kızıyorsak, çok muhabbetli yaptığımız hal bast hakinden, o anki isteksizliğimiz kabz halinden değilse büyüklerin himmetine iltica edip, Edeple varıp, lütufla dönmek lazım. Sebepsiz yerede arkadaşlarımızın öfkelendiğini görebiliriz. Bütün gördüklerimiz tanıdıklarımız, az yakın, çok yakın olduklarımız insanların paylaşamadığımız bazı halleri hasletleri olabilir. Düşününki tufan var. Tufanı duyan apar topar gemiye biniyor. Her ihtiyacı olanı herkesin yanında getirmesi mümkünmü? Zaten Kamil Mükemmil olan zat gemide kucak açar. ALLAH (c.c) buyurduğu gibi Ya İbrahim insanları hacca sen çağır onlara ben duyuracağım dediği gibi noksan sıfatlardan münezzeh olan ALLAH (c.c) kamil mükemmili olamıyorsanızda kamil ve mükemmiller ile beraber olalım diye bizi ahır zaman tufanından kurtarmak için apar topar bu gemide topluyor. O yüzden yanımızda ihtiyacımız olan herşeyi getirememiş olabiliriz. Yani edebimizde, ilmimizde, tevazumuzda, hoşgörümüzde eksiklikler olabilir. Bizi gemisine kabul eden zat gibi birbirimizi olduğumuz gibi kabul edersek, ozaman kızdığımız insanların aslında o kadar çok sevilecek yanlarını göreceğizki. Düşünelimki hepimiz bir hastanedeyiz. Aynı koğuşta ameliyatımızı tedavimizi bekliyoruz. Kimisi gece sabaha kadar inler, kimisi istifra eder, kimisinin kanaması bardır, kimi bilincini kaybetmiştir. Bizde hasta olarak onlara niye böyle yapıyorsunuz dermiyiz? demeyiz. Çünkü kendi derdimizle hastalığımızla meşgulüzdür. Üstelik Ya Rabbi banada şifa ver buradakilere de diye gecede kaç kez dua ederiz. Dünyadan ahırete giden bu yolculuğuzda yol arkadaşlarımıza gerçekten yol arkadaşı olmamız lazım. Bu yol uzun bir maraton. Hemde engelli maraton. Hedeflerimiz kendi engellerimiz olmalı. Bizler koşarken kendi engellerimiz nekadar küçük olursa olsun onlarla değilde, başkaların engelleri ile meşgul olursak, engellerin bazıları ayaklarımıza takılır ve hedefe gecikebiliriz hatta varamayabilirizde. Her sporcu gibi yarışma öncesi birbirimize başarılar dilerken samimi olmamız lazım. Yarışı birinci bitiremesekte onlarla kuracağımız iyi dostluklarla en azından birincilerle çekilmiş hatıra fotığrafımız olur. Fiiller bizi rahatsız edebilir. Eğer her işte bir hikmet bulamıyorsakta, bir demir düşünün. Bir müddet ateşte durduktan sonra bir yerimize deyse yakar hatta deler. Demirde ateş yoktu. O demirin içine ateş dışarıdan girmişti. Yoksa bize hiçbir zararı olmazdı. O bizi yaktığının farkında bile değildir. Öfke öyle. Şeytan ateşten yaratılmıştır. Bir kardeşimizde bizi yakacak ateş yoktur. Fakat şeytan öfkeyle yol bularak girer. Hem kendimizi hem başkasını yakacak ateşi içimize sokar. O yüzde Resulullah (S.A.V) efendimiz öfkelendiğinizde abdest alarak ateşinizi söndürün buyurmuştur. Yoksa o arkadaşımızın kırmızılığı ateşten değil güldendi. Ama bir anlık zaafından gül ateşten kül oluverdi. Bizde diyebilmeliyizki ALLAH'ım temizlenmemize sebep ettin bu hallerle imtihan oluyorken kardeşlerimizin bizle olan imtihanını koay eyle. Bizede lazım olduğunda dostlarının himmetini bol eyle. Son nefese dek dost yolunu yol eyle. Sözün hülasası Nakşibendi Hz.lerinin buyurduğu gibi Eller yakşi biz yaman, Eller buğday biz saman şuurunda olanlardan eyle.
..
Gurbete gelmişim garibim garip
Dedim hatırını sorayım varıp
Bendemi kabahat bendemi ayıp
Bir hatıra kaldı bir eski ceket
Eniştem verdide alda giy dedi
Biraz eski ama malı ey dedi
..
Desen de yak ve yok et, ruh şiirle ayılmaz,
Hatıra yaşanmıştır, şairler azarlanmaz…
Karalama değildir, bir usul meselesi,
Fikir özgür olmalı, engelleme nefesi…
Duygu samimiyse, iyi bir niyet taşır,
..
Uzak değil, virajlı yollarda savrularak,keçi yolarına tırmanmak gerekmez, coşkun,can alan köprüsüz ırmaklar geçilmez köyüme varmak için...koskoca BAŞKENT'imize doksan kilometre mesafede,doksan yıldır köy çeşmelerinde yalağından hayvanların içtği, tek oluktan akan sudan köylümün
su çektiği köydür.Adı gibi değildir insanları,sofuluk dedelerimizin ninelerimizin anlattıkları eski zaman masallarında dinlenir...
Kıraçtır,çatlak çatlaktır toprakları..tıpkı insanımın avuçları,topukları gibi yarılmıştır..Buğday başaklarından bir demet yapıp,hatıra götürür şehirdeki
hemşehriler..sert rüzgarlar eser...harman yerinden bir hortum kalkar... döndükçe büyür büyüdükçe toplar çer,çöp ne varsa.....ağaç dikmeyi,susuzluktan mı düşünemediler nedir. Eski kadınlar birbirlerinden utanır,gece yalakta gusul abdesti aldıklarını..anlatırken...değişen, yeni yapılan evlerdeki
banyolarda bir saat verilen suyla yarışmak.... benim köyüm koskoca BAŞKENT'E doksan kilometre...tezek sobalarının yerini alan kovalı kömür kovaları,üstü dantel örtülü bekler,kış görevini.....harman sonu,sap yığınları yanar ansızın, tandır ocağının başında feryal bibim söylenir.''ineğemi yeter bu sap tandıra'mı ''diye.Tüplü ocaklarda var evlerde..Ama o tandırda ağır ateşte pişen lezzeti yok yemeklerde..Zaten o yemekleri yiyecek kimsede kalmamış,gurbete çıkmış çoğu...doksan kilometre uzağa başkent'e....
Ama vasiyetleridir,''ölürsem köyüme gömün ''demek. Benim köyümün insanı nereye giderse gitsin ölüm uykusuna köyünde yatar.... 1
..
Yokluğuna eşledim yalnızlığımı
Gittin gideli sen kokuyorum buram buram
Her yanımda bir ölüm sayfası açtı o hayalin
Oysa varlığında da yoktun hayatımda
Zaten ben senin dünyadaki yokluğunda bende varolmanı sevdim.
Gidişindeki çığlık kaldı kulaklarımda
..
Sanki verecekliyim, herkes bir şey istiyor,
Hayır diyemiyorum, söz kabul ediliyor…
Biz de tamam diyoruz, hatıra veriyoruz,
Elimde hiçbir şey yok, bir de utanıyoruz…
Bunları kimse bilmez, tahmin dahi edemez,
..
Anılarda kalacak,
Her dakikan her günün.
Yaşamaya fırsat bulamadığın
Zaman dahi.
Yalnıza anı olacak,
..
Biliyorsun bunlar asılsız iddialardı...
yani şizofrengim siyah falan değildi yani maviye çalan apaçık bir deliydim ben...
tamam uzatmayacağım lafı anlayacagın o ki ben bu iddaları asılsız buluyorum ya da tam aslından inkar eden her yemini hecelerinden asıyorum
asparagas tüm bu olanlar seni cok seviyorum
yahu tenine ilikliyorum ya her gün günahlarımı
Allah aşkına yalanlama
onca ağrılı sancılı hatta kan revan sevişmelerimizin hatıra
..
Sen göz bebegimde parlayan bir ışık
Dudaklarımdan dökülen bir name
Rüyalarımda dolaşan bir melek
Her an gönlümde açan renkli bir çiçek olurmusun
Anılarımdan silinmeyen bir hatıra
Benliğimden kopmayan bir parça
..
Sahilden içerilere doğru esen ardıç kokulu rüzgârlar
Kimi yerimde sakin, asude ve iç açıcı izler bırakır,
Bedenimin huzuru, şahikasına çıktı mı nedir bir şeyler
İner kırbaç darbeleriyle, hazzın doruğu doyası yaşanır.
Datça/ 27 Temmuz 2006 (Hatıra)
..
Mümbit arazlar coğrafyasında harman mevsimi,
Hasat ambara sığmazken,açlıktan ölür kimi.
...
Doymaz iştahı, gaseyan eder Roma'dan beri,
Tarih dediğin ne? iblisin hatıra defteri.
..
Ne hacet var ise keşfeder zulmün envaini.
..
Yaslanmışım bir viranenin duvarına,
Cebimde yalnızlığı, dedemden hatıra, köstekli saatin...
Karşımda zamanla yaşıt bir çınar,
Kulaklarımda tiktakları köstekli saatin...
Püfür püfür hazan vakti yelleri
Isıtıyor sıcaklığı köstekli saatin...
Onun yelkovanıyla aramak
..
ahım sitemimdir kimseler duymaz çığlığımI
gözlerimde volkanlar patlar duyunca sesini
gülün dikeni acısı içimde bak kapına geldim
neden görmüyor beni yosun gözlerin ey Aşk(!)
...
sevda kelimeleri yanıp kül oldular dilimde
sana yazdığım şiirler intihar ettiler bir bir
..
Benzersiz realite tüllenir ara ara
Bu öyle bir güzel ki bahar verir bahara
Dökülecek bak yine derdimin huzmeleri
Ona sevda dedirten gözyaşı hızmaları
Sitemli günlerdeyim oldukça doludizgin
..
İkiyüzlü asil, şımarık, acımasız ilaç.
Benden alıp giderken hayatı,
Hatıra olarak geriveren
Her an şaklayan kırbaç.
Durmadan ilerleyen,
Büyük törpü
..