Var gücüyle değince güneş şafağın tenine
Akşamdan kalma düşler kaygıyla dövülünce
Azarlanınca uykusuz kirpiklerim gecenin gözleriyle
Biraz daha büyüyünce yaşamak zehri kanımda
Ve mahzunluğu çökünce toprağıma kavruk yazların
Adımı kazıyıp sarımtırak kağıtlardan
Harcım değidir benim tanımlamak rüzgarı
Mızrakları saplamak sesimin matemine
Göz yaşına bulamak kurumuş pınarları
Hoyratça tokatlamak kök salan umutları.
Çünkü tüm sermayemi adle yatırmadım ben
Duvarlarım çürümedi hüznün rutubetinden
Hınca hınç sükunet doldurdum ceplerine gecenin
Mataramda sesimin yorgun buğusu
Azığım mahzun çığlıklar
Şehirler geçtim ölüm şenliğiyle yıkanmış yollardan
Sırtımda isyandan bir kambur
Ayaklarımda hasretin karasuları
Doğum günüm bugün.
Bir hiçlikten ibaret geçmişimi kutluyorum bir dilim kahırla.
Bir nefes belirsizlikle söndürüyorum meçhul yarınlarımın ışığını
Ardımda kalan uzun yazlara buz kesmiş bir bakış atıyorum.
Sarılsam dağları üşütür hüznüm,
Geceler karanlığımdan ürker,
Yanılgılar benim künyem,
En doğru zamanım zamansızlık,
En çoğul yanım yalnızlık.
Bir metropol hiç kimse,bir kimse kalabalık.
Satırlardan sıkılmam,tek bir sözdür bıkkınlık.
Derinlerden korkum yok,
Pişman bir rüzgar okşadı kat'i karalarımı.
Emin cesurluğum kabuğuna çekildi.
Şeytanın dolduruşuna geldi içi boş isyanlar,
Beynimi asil tevekküllerden etti..
Şüphe yağmurundan kaçarken kararlar,
Aklın orta yerinde karasız bir orman bitti.
İnceden bir kar yağıyor dışarda,
Radyodaki bir eski zaman şarkısına ince sazlar eşlik ediyor.
Âşinalıklarımın içine ince bir gizem sızıyor sinsice...
İnce bir ayrılık usulca süzülüyor düşlere.
Dört mevsim de yolunu şaşırmış,
Bir güne dördü birden sığıyor.
Sevginin harcına cam kırıkları kattı bir dost...
Sam yeli savurdu karanlığın korosunu.
Gençliğim; başındaki dumanla cenk eden bir yolcu,
Kılıcımın ucuna ateş sürdü bir dost...
Zalim bir kuşatmayı muhatap aldı sorgu,
Uyanışım,oyuncağı umut olan bir çocuk,
Ey yalnızlığına bir koşu yetiştiğim şehir,
Titrek bir kuytuna iliştir beni
Ve söyle kimdi daldığı uzaklarda gölgeleri inleten
Kimdi sesini geceye çarptırıp ileten bana
Gecenin çarmıhında gerili kalmışken sözler
Satırlarımı ağartan sağanak nerden indi
Evvel zaman içinde zamandan korkardık biz
Yorgun atlar koşardık saatlerin zembereğine
İki büklüm olurdu güneş bize doğarken
Hicranlar yansıtırdı yastığın üzerine
Hışımla ovardık yorgun gözlerimizi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!