Hatice Sever Şiirleri - Şair Hatice Sever

0

TAKİPÇİ

Hatice Sever

Bilmediğim bir karanlığın koynunda
Nefes almaya çalışan yıldızlarım var
Her aydınlığın son nefesinde
Bir umutla yola çıkan varislerim var

Susuz bir yüreğin damla damla

Devamını Oku
Hatice Sever

Gecenin ikisi…
Sensizliğin senle dolduğu andayım şimdi
Ne mümkün bulmak, hani şu seni
Ölümüne seveceğine and içen beni
Anladım ki benin olmadığı sendeyim şimdi

Devamını Oku
Hatice Sever

Ola ki unutmuşum ve unutulmuşum da. Sen bensizliğe salmışın kendini, ben sensizlikle kaybolmuşum. Ola ki sevmediğimizi itiraf etmişiz acılar içinde kıvranarak. Belli ki yalanlar daha az acıtıyor insanı… vaz geçmişiz bizden. Ne sen kalmış ne ben geriye bu BİZDEN. Ben başkalaşmayı seçmişim kendimde sen kendin olmayı bulmuşun. Ben de olmadığı kadar yabancıyken, başkasında bir o kadar kendinleşmişsin. Ertelememişiz kavuşmayı. Vuslat diye bir şey koymamışız geriye.
Ölüm bu kadar sevimli gelmemiş gözüme. Yaşamayı sevmeye sebep olmuşsun bende. Şu halimi senden gayrı kim anlar bilmem. İfadesini kaybetti hatıralar sensizlikte. Aşk, geldi geçti ömrümden. Bir misafir gibi sessizce… ne verdiysem ikram razıcasına… faydasız acıların gölgesinde dinleniyorum.
Bir gün acılar demlenince, yerleşince o anlamadığımız aşk yüreğimize, elimizden savrulunca hatıralar kum gibi, geceler bekçisi olunca hayallerimizin… işte o zaman arayacağız o BİZ’i. Hiç sahiplenmediğimiz o sevgimizi. Unutma sevgili, hiç kavuşmayacağız ve hiç sevmeyeceğiz birbirimizi. İşte ola ki hiç yaşamamışız gibi… sen sefasını sür şu günlerin. Bir gün sinene yerleşince sevdam, çıkmazlara girince anlayacaksın. Ettiğim dualarım semadan dönünce bir gün, en çok senin canın yanacak, şimdi en çok benim canım yandığı gibi. Gözlerimde tüllenen bir damla gibi, acının ellerimde titreme olması, gecelerde uyanıp acıyan yüreğime aktığın gibi bir gün sen de anlayacaksın. Çok seneler geçecek üzerinden belki. unutulur mu? Sen söyle sevgili… unutulur mu?

Devamını Oku
Hatice Sever

Susmaya yeltendim kaç kere,
Kaç kere sustum da belki dalgın bakışlarla
Ama hiç durmadı yüreğim,
Çığlıklar ardına çığlıkları basdı
Oysa kimseler onu duymazken,
Bir tek kendiydi bir tek kendi

Devamını Oku
Hatice Sever

Yıllar yılı yokluğunda ve sende
Seni besledi yüreğim emek emek...
Her sol göğsüm sızladığında uzaklarda
Gözlerim sana daldı..
Bir çarenin gölgesine sığındım
Hani hayaller doyurmuyor ya insanı

Devamını Oku
Hatice Sever

DUVARLAR

Duvarlar…
Söyleyin neler işittiniz?
Ya gördünüz mü ağlayan gözlerimi
Mahkum etti karanlığa

Devamını Oku
Hatice Sever

Bir anne yalvarıyor gözlerimde,
Beni kirletme ne olur,
Bakışlarımı öyle alalade
Sağa sola fırlatma ne olur...

Bilirsin hayallerim,evlatlarım, sevdalarım var

Devamını Oku
Hatice Sever

Düşünmeden yaşamak hayatı... planlar, projeler olmadan, sabah uyanıp gülümsemek kendine, akşam odana girerken yorgun da olsan huzur içinde... Hayat bu kadar karmaşık olamaz. Bu kadar acımasız da...
Piştim mi acaba diye sorarken kendime, piştiğimi düşünmek bile pişmediğimi göstermez mi? .. Pişmedim. belki erimeye adım attım. Yunusu gördüm rüyamda..bebek yüzüyle...Evet, bebek demişken mezarı da bebek mezarı kadar küçüktü... Yunus Emre ve pişmek... vücudumda yüzlerce toplu iğne var.. Pişmek...Toplu iğneleri çıkarıp çıkarıp atıyorum kendimden... sonra olur ki başkasına zarar verir diye topluyorum bir bir... Pişmek bu mudur? Bu olmasa gerek... Ey Yunus, sen gibi olamadım ben... hazanda solamadım. açmadım sinemi derya deniz çağlayanlar gibi insanlığa. sakladım benliğimi, kaçtım köşe bucak insandan. denge insanı olamadım Yunus.. Dünya ve ahireti yanlış tarttım. Ey Yunus ir el versen, bir selam bir himmet...Ey Yunus çamurlar içinde kaldı bu naren. renkleri bulanık, hisleri düşman kendine.. Ve Yunus, gel, gir gönlüme, bak dağınık halime..Söyle hangi mukaddes AŞK barınır bu virane gönülde... Kendimi sana şikayet ediyorum.
Bugün girdin rüyama. O masum yüzün, asır geçse de solmamış, çürümemiş vücudun... O sendin Yunus... Bana bir şey mi demek istedin? Ölüm var bilirim, gafillikte üstüme yok Yunus. Ya vücudumda ki o iğneler... zaman içinde dostlarım ihanetlerini saplamadılar mı sineme? Sen bilirsin ya ağlayışlı geçen gecelerimi...Ve sen bilirsin ya AŞKın insanı ne hale bürüdüğünü? Sen yüce olanı sevdin...sevdiğin kadar da yüceldin. Bense aşağı olanı sevdim..Sevdikçe alçaldı yüreğim. Elimde kalan ızdırap.. Lakin suçlama beni Yunus.. bilmez misin, Mecnun LEylayı bir basamak gibi sinesinden basıp geçmedi mi? Rabbına onun AŞKıyla ulaşmadı mı? ...Ey Yunus, anladım fani olanın hüsranı büyük olurmuş. Anladım en vefalı dost Allahmış. Anladım Yunus, AŞK koyduğum o şey meğerse zehirli bir okmuş. Pişmedim ama eriyorum an ve an... bir gün bitince ben, karanlıkta kalınca bu can, işte pişeceğim Yunus. bilirsin her madde farklı ısılarda pişer. Bizim özümüz biraz sert imiş. Zaman alsa da pişeceğiz. İnsan, insanı kamil mertebesine gelince ölürmüş. Tabi her insanın ulaşacağı en yetkin halleri farklıymış. Yunus, bir el ver bana, gir gönlüme... AŞK neymiş öğret, AŞK nasıl yaşanırmış göster. Dilime nağmeler sür, sür ki AŞK AŞK diye inlesin, şiirler düzsün. O gerçek AŞKın dersinde hocam ol...yoruldum.. vurdumduymazlaştım. sustum, susturuldum. Bana güzeli öğret, fıtratımın gereğini yapayım. Şimdi sen kal orda... Ve bekle de beni... Geleceğim Yunus.

Devamını Oku
Hatice Sever

Her sabah bir telaş alır beni
bir ordan bir oraya sürüklenen gemiler misali
sallar hatıralar savrulmuş düşüncelerimi,
gelmesin derim gelmesin aklıma
derken bir kaç çocuk çıkar karşıma
her zaman ki gibi..

Devamını Oku
Hatice Sever

İnsan ve iç dünyası:şeytan….

Gece ve gündüzün birbirine en uzak olduğu, karanlığın bütün gücüyle güne yüklendiği 2-3 sularının ve güneşin tüm mızraklarıyla saldırdığı öğle vaktinin arasındaki uzaklık, dipsiz bir uçurum kadar derindir; insanın iç dünyası ve dış dünyasında olduğu gibi… iki benliğin giydirildiği insan, ortamına göre renk değiştirip soyunur diğer elbisesini. Öyle iki yüzlüdür ki insanoğlu; alkışlarının arkasında sakladığı kıskançlıklarını gizlemeyi de başarır. Peygamberane duygulara bürünüp şeytanı içinde besleyen insan defalarca lanetlenmiş iblisten az mı hak ediyor cehennemde yanmayı? Kenan illerinde ölüme terk ettiği yusufun ağabeylerinden daha masum değil mi o derin kuyu? Dile gelip ‘ben parçalamadım yusufu’ diyen vahşi kurt, düşüncelerini vaftiz etmek için duygularını yalancı şahit tutan bu on Filistinli kardeşten daha inandırıcı deliller sunamadığı için mi suçlu? Şeytan… o içimizde ki kimliği kendine siper edip davası uğruna tanrılara savaş açan bir kahraman değil mi? Şeytan… bedenimizi soyup utangaçlığın muhtaçlığını bize hissettiren bir rahip… Şeytan.. cennetten kovularak asıl vatanımıza sürgün olan bizler hangi yüzle içimizde ki benliği gizleyerek cennetin güzelliklerine layık olabilirdik ki? ... alçakgönüllülükle ağlayan bizleri, kibri ile beleyip sallayan şeytan, yalan vaatleri ile çocuklarını avutan bir annenin merhametinden daha mı fazla acıtıyor? İnsanlara dair o kadar sorularım var ki çarkı tersine döndürüp yeniden başlamak istiyorum. Sokakta ilk kez gördüğüm bir insana bile sonsuz güven taşıyan bu yüreğim şimdi defalarca yemin ettiriyor inanmak için… öyle anlarım oluyor ki bir kelimenin arkasında ki niyetin samimiyetine inanmak için zorluyorum kendimi; lakin şüphe dolu bakışlarla ‘gerçekten mi’ demekten kendimi alamıyorum. Soruyorum; acaba ben mi değiştim yoksa insanlar mı? Ya da hep böyleydiler de ben mi yeni yeni fark ettim mevsim değişince farklı kimlikleri giyen bu insanları? Dile getirmeden edemeyeceğim; geçenlerde iftiraya uğradım. Ben benken beni başkası eden o zehirli kelimeler hak etmediğim bir kuyuya attı beni… işte söyleyin beni sürükleyerek kuyuya taşıyan o kelimeler mi suçlu yoksa ızdırabıma ortak olan o karanlık kuyu mu? Güveni kaybettim, samimiyeti, insanlığı kaybettim… klavuzum şeytanla beraber uzun bir arayışa koyuldum. İnsandan bile daha yakın gördüğüm bu yaratığın beni sürükleyeceği yeri bile bile yine de gitmeyi tercih etmiyorum serap olan babilin bahçelerine… üzgünüm hayat sen de beni kaybettin… sevgi dolu yüreğimi, sana olan inancımı kaybettin. Hayat…Senle yaşadığımı sanarken, çocukken ölmüş ruhumu çoktan gömmüşüm ben. O tabutun içinde ruhumla beraber gömdüğüm bir de kara listem var… listede tek isim, tek suçlu… onu asla affedemeyeceğimi biliyorum. Sonsuz cehenneme gönderiyorum… her gün mezarın başına oturup bildiğim tüm bedduaları okuyorum… işte hayat sen benle beraber dualarımı, melek ruhumu da kaybettin. Kimin kaybettikleri daha fazla bilmiyorum; ama ben kaybettiklerim için acılar içindeyken senin sevinç naraları atman beni incitiyor bilesin…

Devamını Oku