''Ne kadar zordur sen bilirmisin?
Ölümün kucağına atılarak hiçbirşey yapamamak....
Ne kadar zordur sen bilirmisin? Dilin olupta konuşamamak.....
Tüm acılarınla beraber savrulup kül olmak.....
Ne kadar ağırdır sen bilirmisin?
Annem, sana güllerden bir demet sunamadım...
Yüreğim çok küçüktü kavrayamadım....
Bilemedim seni ne çok üzdüğümü....
Hayatın telaşından farkına varamadım....
Anne! küstürdümmü? seni bilmeden....
Sende git şimdi dün gidenler gibi ardına bakma git..
Yüreğime gelmemiş, kalmamış say kendini,,,
Vur kapıyı ardından hızlı kapat dökülsün aşka dair kırılsın ne varsa....
Sende git daha öncekiler gibi ruhumda hiç iz bırakma...
Bir çocuk ağlıyor sokağın başında....
Ellerinde çöpten toplanan yiyecekler...
Bir çocuk ağlıyor, umudun kırılma noktasında....
Henüz dokuz yaşında ne defter ne kitap derdi yaşamak....
Üşümüş elleri toprak kokusu çöp toplama telaşında...
Yaşlılar yurdu denir, diğer adı huzurevi....
Terkedilenlerin yeridir burası, bir nevi ölüm evi....
Sıra halinde insanlar gelir toplu mezar yeri.....,
Adı huzurevidir oysaki; ölüm yeri.....
Kendine iyi bak diyorsun?
Sen yokken nasıl bakarım kendime?
Üşür ellerim,tutmaz bedenim,kahrolur yüreğim...
Sen yoksan gülüm ben bu canı neyleyim...
İnsan portreleri geçer,beynimin köşesinden....
Temizlikçisin,çaycısın,esnafsın,memursun....
Hepimiz ekmek derdinde,yaşamak için mecbursun bir yerde....
Çünkü insansın özünde....
İnsan dedimde
Sönmüş volkanlar hiç köze döner mi?
Yorgun bedeninde sevinç tütermi?
Bir ömür gelir, geçer o dar paslaşmalarda....
Alıkoyar seni anılar geceler hiç biter mi?
Güneşin ışıkları dağlara vurduğunda....
İçime bir hüzün çöker sen bilmiyorsun?
Saat yedi, sekiz suları kaldığımda tek başıma....
Yokluğun acıtır canımı sen görmüyorsun?
Kaç bayram geçti ardında baba....
Yüzünü ellerini kokunu bıraktın...
Omzumda binlerce yük ve sen yoksun....
Yokluğunda tam on dört bayram yaşattın....
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!