Istanbul`a gitmeli
Önce
Baykuşu yolmalı
Neden bu kadar fare topladı
Hala tanımadın mı beni ben
Fareli köyün kavalcısı
İpin ucundan tutmuşum hayatın
Bazen bırakıverir kuyulara
Bazen bulutlara
Yine rüzgar başımda
Yollar önümde
Yürüyorum
Eli şakağında düşünmeyi bilir misin
Günebakanlar neden doğuya bakar
Asildir ışığı aydınlığı sever Günebakanlar
Kaldırımları bıçak gibi kesen
Ayakları çıplak çocukları bilir misin
-Su küçüğün söz büyüğün- davalarında
5 bin yıllık hegemonya
yıkılmaya yüz tuttu mu
önce yüzünüz
sonra
maskeleriniz çürür
........ tanıyorum sizi
Taş vardır kafa yarar can acıtır
Babamın evimizin temeline koyduğu taş vardır
Taş vardır yontulur eser olur ve değer biçilmeyi bekler
Taş vardır nakış nakış işlenir takı olur
Taş vardır yerinde ağırdır saygı duyulur
Taş vardır hani iki dudak arasından çıkıp kalp kıran
yassı (yatay) imam;
işim acele deyip
halkın bahşettiği bulguru
kaynatıp kaynatıp
konakta hindilerine yediren,
acelesi iki metre kaput bezin
onlara değil
tanrıya
hakaret küfür serbest
ulu mevkide onlar
kaldırımda salınırlar
haramzadeler
Ey insan sen nesin biliyormusun
Haberin varmı kendinden
Sen
Bazan ahmak ukala olabilen bir robot
Ah be Donkişot!
adam yerine sayıp
savaşacağına,
bir kibrit çakıp
çatır çatır yaksaydın.
Ah be Donkişot!
Sevgisiz bir dünya düşünemiyorum. Belki başkaları düşünür, düşünsün. Yaşamayanlar elbette düşünmez. Düşünseler di belki hayat umduğumuzun dışında olacaktı. Bunun için sevgiyle herkes gibi benim de başım belada! Ne demeliyim ki bilmiyorum. Bu sevgiler bana bir kitap çıkartacak ruhumu herc-ü merc edi ...