Ebubekir, sadakatin temsilcisi,
İslam'ın ilk sancaktarı oldu.
Berat gecesi, yıldız gibi parladı,
Yola düşen kalplerde bir umut çiçeği.
Ali, Hz. Muhammed'in gölgesi,
Hira'dan Mîrac'a yürüdü ayakları.
Zehirli oklara göğsünü siper etti,
İslam'ın kalesi, güçlü kaleci.
Hira'da vahiy, nurun ilk damlası,
Kalplere düşen ilahi inci.
Yeryüzüne bir kutlu hediye,
Ayetler beşiği, sevda menzili.
Hatice'nin gözleri bakıştı vahiyi,
Sevdamızın özü, nurun esintisi.
Ebubekir'in yüreği şahit oldu,
Hakkın elçisi, kutlu peygamber.
Ali'nin elleri, kılıca sarılı,
Hakkın davası için hazır bekliyor.
Hira'dan yankılanan ilk kelam,
Kalplerde yazılı, kıyamet öncesi.
Hatice, Ebubekir, Ali birlikte,
İslam'ın temelini attılar taş taş.
Hira'da başlayan vahiy serüveni,
Medine'de birleşti, tüm yollar oraya çıkardı.
Ey gönül, bu sevgiyle dolup taşma,
Hira'nın nuruyla aydınlanan kalp.
Hatice'nin sevgisi, Ebubekir'in sadakati,
Ali'nin cesaretiyle dolup taşan bir dava.
Vahiyden süzülen inci taneleri,
Hatice'nin saçlarında parlıyor.
Ebubekir'in gülüşünde gizli,
Ali'nin gözlerinde yanan bir ateş.
Hira'dan Medine'ye uzanan yol,
Hatice'nin sevgisiyle aydınlanır.
Ebubekir'in izinde yürüyenler,
Ali'nin gölgesinde huzur bulurlar.
Hira'da başlayan bu kutsal serüven,
Hatice, Ebubekir, Ali'nin hikayesi.
Vahiy, ilk emir, ilk ayetlerle dolu,
İslam'ın temelini atan bu muazzam destan.
Kayıt Tarihi : 24.12.2023 15:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!