Ellerini özlüyorum anne,
Bir gurbet akşamında…
Yalansız bir dünyanın özlemiyle,
Özlüyorum avuçlarını..
Yangının kor olduğu yerde
Yanıyor yüreğim…
Bir ahugânın yüzü yandırdı durdu beni,
Feleğin derd i yeli âna savurdu beni
Bir iklim i sevdaya dûçar oldum kapkara,
'Aydınlık verem' deyi kandırıp durdu beni
Sevdanın adı kalmadı dudaklarımda..
hani gittin ya..
kalmadı isimler..
kalmadı arzular..
senden sonra kayboldu sevinç adına ne varsa..
denizler tuzsuz..
seni bana getiren yitip gitmişliğimdi
getirdiğin meltemler şimdi tufan oluyor
gözyaşlarım yağıyor artık yağmurlarına
istanbullar ağlıyor senden ayrılmışlığa
beyaz bir nergis gibi gonca olan bulutlar
Korktum...
yalan bir haykırışın peşine düşmekten
kaybolup çığlıklarda
bulamamak geri dönüş yolunu
indiğim istasyonda
kaçırmak bindiğim vagonu...
kopsun fırtınalar yansın denizin bağrı
semalar sesleniyor dilinde kutlu çağrı
can kafeste durmayan bir kuş gibi şakıyor
uçmak istiyor belli kanadını çırpıyor
Bu şehrin çiçeklerinde tükendi sesin
Bir bübülde ah u zar şimdi nefesin
Yandı hayallerimin sana bakan tarafı
Hecelere dönüştü sevdamın paragrafı
Kaç, bu dünyanın karanlık sokaklarından.
Kötü kalpli pamuk prenses
Ve yedi devin efsanesi oldu,
Masallar artık…
Yediğin tüm kurabiyeler,
Konuşup birer birer:
Hayat dizelerdeki anlamlardan ibaret
bu tutsaklık tükensin yıkılsın bu esaret
kurtulsun derin anlamlar kelime mahpusundan
gidiyorum ey esaret senin çirkef pusundan
Hasret denizi taştı gönül sahillerine
yokluğun gecelere döküldü yıldız yıldız
gidişinle asırlar yosun tuttu gözümde
bu ayrılığın hüznü ellerinde yıkansın
istanbul sen yarsın
varılası en güzel diyarsın..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!