Hatem Mahmutoğlu Şiirleri - Şair Hatem M ...

0

TAKİPÇİ

Hatem Mahmutoğlu

Aradığı aşkı bulunca avazı çıktığı kadar SENİ seviyorum
diye haykırmayı hayal eder insan hep
gel görki gönlünü fet eden bir komutan çıkınca karşısına
titrer el titrek yürek işte bu defa avazı çıktığı kadar
çığlık çığlıga nefes nefese SUSAR dil
şimdi ben sana SUSUYORSAM bu varlığına

Devamını Oku
Hatem Mahmutoğlu

Ben hep seni düşünürüm
Bir ceylanın suya inişinde
Bir kelebegin papatyaya konuşunda
Bir serçenin soğukta kalışında
Ben hep seni düşünürüm...

Devamını Oku
Hatem Mahmutoğlu

Hayata dair güzellikleri bir bir siliyor sanki Geçen acımtırak günler. Zaman ağlamaya gebe bir demde Tüm gemilerin battığı batık arifesinde Ömür yaşam bana neden hep iki yüzlü oldun Kayıp şehirlerin yitik umutlarında BEZGİN,im Bir yolculuk başladı nereye ki niçin ki Sebepsiz nedensiz kuruyan hayat ağacı Kök tutmadı dal budak salmadı ahh İnsanların garip gördüğü tüm hataları Yanlış şarkıları ben mi söyledim acaba Anlamsız şiirleri ben, mi yazdım ki yargılanırım ahh Her şeye gülmeyi her şeyi dalgaya almayı O kadar isterdimki hayatı saçmalıklarıyla yaşamak Deli dolu sorgulamadan yargılamadan bezmeden ahhhh İflas etmiş umut sermayesinde kirliliğin izleri Kirletilmiş sevdamda ayrılığın acımsı tadı Acımsı ayrılığın ertesinde koca bir hiç kalmış Onca yaşanmışların silindiği bir hiçlik ne acı Asırlık dediğim o büyük sevdamı bitmeyen tutkularımı Üç güne sığdırmak nasılda kolay gelmiş sana ki Yaşandı ve bitti bu masal diye biliyorsun doğruydu Senli başlayan senlide bitmişti belki Ya sensiz başlayan benim masalım ne olacak Kim bilir belki bir gün diye daha kaç roman olur Kaç sayfa doldurur ve bu sayfaların kahramanı hep BEZGİN olur tek başına yani bir kişilik sevdanın arenasında Bir kişinin saltanatı hüküm sürer 25.02.2008

Devamını Oku
Hatem Mahmutoğlu

Çıkıp dağlara bağırsam haykıra haykıra
Ellerini ellerimden aldın gittin sen kendinde
Bu sevdayı bitirdin hasret kalmak ayrı kalmak
Bir sevdayı daha Olgunlaştırıyor daha bir pişiriyor
Aşk ateşinde yanan yüreği bilemezsin soylu sevdam

Devamını Oku
Hatem Mahmutoğlu

Yine kalemim elimde
Satırlara düşen aşkın görünmez
Gözyaşları ıslatmadan damla damla
Yazılarım okunaksız ve karmaşık
Titriyor parmaklarım ve yüreğim
Can damarım kurumuş cansızım yar sensizim

Devamını Oku
Hatem Mahmutoğlu

düzenbaz zamanın her hangi bir anında öylesine bir günde gelmişim yalancı sahtekar ama bir o kadarda dürüst hiç bitmeyecek olan süslü bir gelin misali bizi bağlayan yada, bir aşk misali tutulduğumuz dünyaya yani gelişim çokta muhteşem olmamış hiç sevinç naraları atanda olmadı belki o gün küçük dedikoducu hiç kimsenin kimseyi sevmediği bir köyümüz vardı uzaklarda dağın yamacında ne doğru dürüst suyu nede yeşillik ormanı vardı taş yığını dağlardan başka birde uçsuz gibi görünen ovası kan kırmızı toprağı vardı küçük yıkılmaya yüz tutmuş birde derme çatma okulumuz vardı adı okuldu sanki 80 kişi olurduk üçüncü dördüncü sınıf beraberdik ağabeylerimiz ablalarımızla yani kalacak öğretmen evi dahi olmayan ona şimdilerde lojmanımı ne deniyor sınıflarımızda tahta masalardan sandalyelerden baya sesler gelirdi çünkü hepside çahşamıştı derme çatmaydı hiç unutmam tebeşirimiz bile yoktu minare ustalarından taş alıp tebeşir yapmıştık öğretmenlerimiz ayda bir değişirdi belki de en şansız öğrenciler bizlerdik yada en şansız öğretmenler onlardı biz ne bize öğretene onlarda ne doğru dürüst öğrenene denk gelmemişlerdi köyümüzde yıllar önce ayrılmış şehirde yaşayanlar vardı köyde büyükler konuşurken duyardım bazılarının ne kadar zengin olduklarından bahsederlerdi kendi kendime kızardım söylenirdim böyle zenginlik yere girsin adam memleketine faydası yoksa bana ne ne olursa olsun derdim galipte bir taş koymamışsa yurduna isterse milti milyarder olsun derdim çocukluk işte mitli milyarder ne onu bile bilmem halbuki yada ne hakkım varda adamın malında mülkünde kızıyorum adam caz çalışmış hem şehirde bol bol taş döşemiş nasıl mı anlatayım adam ev yaptırmış adını bilmediğim uzak diyarlardan getirmiş taşlarını yoyo onun adı ev değil başka imiş evin adı trüblex miş villamı her ne oluyorsa zemine italyanmı ne ise o taşlardan döşemiş mutfak mermeri oluyormuş neyse oda özel taştanmış evin alt katına özel taşlarla kocaman bir havuz yapmış içinde jakuzi diye biri varmış özel masaj yapıyormuş adama oda suyla tabi ben sonradan öğrendim ki bu bizim jakuzi adam değilmiş bir havuz sistemi imiş neyse adam bahçe yapmış evine tüm bitkileri ithal etmiş gavur memleketlerde taşlar gibi yani bahçesinde bir şelaleli havuz yapmış yine taşları seçme özel yani helal olsun adama binlerce taş üstüne taş koymuş birde adamın son model bir arabası varmış oda ithalmiş Türkiye de 3 tane varmış biri kendinde onun tekerleklerini koyduğu yerin taşları bile özel gelmiş hani garaj mı bagaj mı deniyor işte orası adamın birde iti varmış bizim çoban Osmanınkinde yavuz ve çokta yakışıklıymış duyduğuma göre bizim köydekiler diyor ki oda amer ikadan gelmiş adama bir servet edermiş köylü amcalar biz bir ömür göremeyiz o parayı diyorlar günlük bakımına bir koyun alınırmış bende çocuk aklıya hesapladım yarım yamalak iki yıllık o itin bakım parasına bizim okulun tüm ihtiyaçları bitiyor en azında pırıl pırıl sınıflarımız oluyor belki de on yıllık tebeşirimizi bile alırız haaa unutmadan adamın birde bağ evini anlatıyorlar oda aynı trüblex villa özel taşlardan yapılma babama sordum bizim okul gibi beş tane yeni okul yapılırmış o paraya haybe diyorum içimden yine kızıyorum kendi kendime çocukluk ya işte sonra babama dedim ki ya baba bu anlattığın köyümüzün zenginleri hiç çocuk olmamışlar mı babam şaşkın şaşkın bakarak neden ne oldu ki keşke onlarda çocuk olsaydı benim gibi çocukça düşünür belki o paraları o taşların bir iki tane sinide bizim köyün okuluna ayırırlar sınıflarımız okulumuz daha temiz olurdu değil mi babam yüzüme baktı hadi işin yok mu senin dedi çocuk diyesin işte diyerek 26+5,5+1995

Devamını Oku
Hatem Mahmutoğlu

Ah gönül neylersin bundan gayri Kendini neyle eylersin Gitti gelmeyecek neden kendine yalan söylersin Zaman gidiyor ömür bitiyor sen hala uyumaktasın Yol gelmiş ömrün yarısına beklide son nefestesin Gülmek imkânsız ağlamak sebil eylersin Kime ne fayda neylersen kendine eylersin Sanki duyanın mı görenin mi var HAKTAN başka ah gönül İçinin karartılarını çıkmaza girmiş hayal dünyanı Dışına atmaya başladın Sen o sevda oyunlarında yolda kaldın hadi gönül Dön geri dön sessizce Yaşanmış yanlışların hesabı bitmez Keş kelerin gidenleri getirmez Bir ömür bir yar uğruna bitirilmez Yediğin darbelerden kendine gelmeyecek misin? Kıymeti alana değil de verene biçmeyecek misin? Şu yalan dünyada nasıl olsa sende göçmeyecek misin? Hadi aşk-ı HAKKA dön gönül gerçek aşk-ı sende bileceksin Ne kışı nede güzü var bu aşkın Hep baharda hep yazdasın Yeter ki kanaat ve sabrı giy üzerine Hadi dön gönül sende man-ı âlemi tefekküre Göremezsin yaratıcını bir tek yaratılmışta kalmakla Bağlanma beşere beşeri ahmakça Dön gönül aşk-ı HAKKA 01.09.2010

Devamını Oku
Hatem Mahmutoğlu

Alıp Başımı Gidesim Var Bu Aralar...
İçindekiler Birlikte Gelmeseydi
Tutupta Yüregimi Yerinde Sökesim Var
SaNa Ait Olmasa İdi Eger...

Devamını Oku
Hatem Mahmutoğlu

Bir çığlık düşer ansızın yüreğime
Depremler olur beynimde
Neyi nereye koyacağımı bilemem
Anlarım ki yine sensizliğim çıldırmış...
Gece tüm sessizliği ile saldırır
Üstelik zifiri bir karanlık

Devamını Oku
Hatem Mahmutoğlu

Ellerin of ellerini aşkla tutan elerim
Başımı aldı arasına başım eğik öne neyle semde söz geçmiyor bu gönle
Alemde bir sen varsın bir tek sen baksam hangi yöne
Gözlerimde aşkın damlaları süzülüyor yanağıma
Hani sen bir defa giymiştin ya
O penyeyi hala yıkamadım sen kokuyor mis gibi

Devamını Oku