HATÇE NİNE
Yıl dokuz yüz yetmiş dört
Aylardan Temmuz
Kıbrıs’ta Rum’u tepeledi şanlı ordumuz
Şafak atarken ovaya
Herkes sevinçlere boyandı…
Şenlik yerine döndü tütün tarlası...
Babam muhtardı o zaman,
Bıraktı işi kaydı
Hemen Uzunkuyu Karakoluna vardı.
Toplanmışlar karar almışlar:
Bütün köylerde, ovada karartma vardı.
Savaş mı görmüş babam?
Oturdu şavul hazırladı,
Sakız’dan gelen olursa
Avlayacaktı…
Bağımızın yanına bir sahra topu geldi,
Komutanlar, askerler sanki akan bir seldi…
Çıktım, ovayı gezdim,
Haber verdim herkese:
Sakız’dan gelemez ya, gelir ise bir uçak
Korkak palikaryayı ovaya boşaltacak.
Herkes telaş içinde, emir var komutandan;
Hiç ışık sızmayacak pencereden, kapıdan.
Silah kaptı genç yaşlı,
Korkan yok hiç Yunandan
Telaş ve coşku ile koşturuyor her yandan…
Akşam üstüne doğru yürüdüm gittim köye
Elimde yoğurt tası
Vardım Hatçe Nineye
Çaldım çatma kapıyı, bir değil birçok kere
Bir ses gelir derinden,
Gırç… Gırç… Eder ha bre
Bir daha, bir daha çaldım
Kapıyı pek şiddetli,
Neden sonra “Huu!” Dedi
Hatçe Nine hiddetli
“- Anam yoğurt yolladı.” Diye seslendim,
Kapının önünde yine bekledim.
Üç basmak yukarı çıkar idik sofaya
Üç basamak aşağı iner idik depoya…
Tahta aralığından görünüyordu sırtı
Dışardan vuran ışık yapıyordu pırıltı.
Sanki saatler geçti, kapı açıldı, ancak
Ninemin bir elinde sallanır koca nacak.
Köyün ninesiydi O,
Zor taşırdı bastonu,
Yürürken doğrulmazdı
Beli de pek kamburdu.
Fakat şimdi dimdikti, karşımda, dağlar gibi
Gözleri çakmak çakmak, kıvılcım saçar gibi
Soy adı zaten Kılıç
Kılıç gibiydi sanki.
Dedim;
“-Ninem maşallah, iyileştin sanırım
Elinde nacak ile oduna mı, dağa mı…?
Yaz gününde bu ne hal, şerre mi hayıra mı?"
Gürledi birdenbire, gözleri dolu dolu;
“-Mustafam hasta idim, şimdi de iyileştim
Şu an sanki gönlümde elli beş yaş gençleştim
Oturdum nacak ile tırpanı bileyledim.
Ay oğul durulur mu, Yunan gelirse köye?
Hazırlık gerek elbet, boş durayım ne diye…
Atatürk kovar iken düşmanı buralardan,
Çoluk çocuk, genç yaşlı savaşmıştık o zaman.
Delikanlı kız idim, o yıllar gözümdedir
Esir olmak ne diye, şehitlik özümdedir .”
İçim coştu kabardı, sarıldım da nineye,
Öptüm yanaklarından, büyük bir saygı ile…
Hiç tasa etme desem, her yerde asker dolu
Kimse bayrak dikemez, Türkündür Anadolu
Sen kalbini ferah tut, rahat uyu döşekte…
Anladım hiç aldırmaz, dimdik duru eşikte.
Düşündüm sonraları, yıllarca çok düşündüm
Bu yurda göz dikenler, kaç Hatçe Nine tanır?
Bilmezler ki her Ayşe, Fatma birer Hatçedir.
Din, iman, namus ile bu vatana bekçidir.
Hatçe ninem şad olsun ebediyette ruhun,
Şaşarım aklına da şaşarım
Yurda yan bakan güruhun.
Allah milletimizi belalardan korusun,
Bütün ölmüşlerimiz, yerlerinde uyusun
Ve de…
Hatçe Nineler hep var olsun…
Hep var olsun!
Hep var olsun!!!
NOT: Kıbrıs Savaşının 50. Yılında adada ve diğer bütün ilaçları cephelerimizde, geçmişten günümüze “ Din, vatan, millet, namus" için canlarını veren, kanlarını sebil eden bütün şehitlerimizin ve de gazilerimizin aziz ruhları önünde saygıyla eğiliyorum. Ruhları şad durakları Cennet olsun. Hayatta olan gazilerimize hayırlı ömürler diliyorum.
Bütün ordumuzu saygıyla selamlıyorum...
Kayıt Tarihi : 19.7.2024 23:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!