Bir masa var, köşesi kırık,
Hüzün dolu anıların yükünü taşır,
Yalnızca bir yük değil, bir yürek,
Her çizgisi, bir özlemin ifadesi,
Kimi zaman gölgelerde kaybolmuş bir hayal.
Kırık bir sandalye gibi hissediyorum,
Üzerimdeki yük, yılların acısı,
Düşmüş yapraklar gibi, savrulmuş duygular,
Bir an için oturacak kimse yok,
Hasretle bekleyen bir ruh gibi, yalnız.
Bir kitap var, sayfaları sararmış,
Her kelimesi, unutulmuş bir sevda,
Bazen bir anı, bazen bir özlem,
Gözlerimde parıldayan damlalar,
Birbirine yaslanan cümleler gibi.
Bir çiçek, solgun yapraklarıyla,
Bir zamanlar taze, şimdi hüzünlü,
Özlem dolu bir gülüş, hayalini arar,
Her renginde kaybolmuş bir umut,
Ve ben, bir vazo gibi, boş ve kırık.
Bir saat var, tiktakları içimi kemirirken,
Zamanın geçmesini dilerken,
Her saniyesi bir yudum acı,
Geçmişe düşkün bir insan gibi,
Hasretin ağırlığında sıkışıp kalmış.
Bir eski anahtar, kapalı kapıları bekler,
Açılmayı hayal eden bir yüreğin özlemi,
Her dönüşü, kaybolmuş bir dostun sesi,
Bir gün yeniden açılacak mı,
Unutulmuş bir kapının ardında kalan.
Bir halı, altındaki ayak izleriyle,
Yüzyılların hikayesini fısıldar,
Her adımda hatırlatır geçmişi,
Bir özlem, bir hüzün yüklenirken,
Beni saran kırık dökük duygular.
Ve belki bir gün, bu eşyalar gibi,
Kaybolan özlemlerim yeniden bulur,
Bir masa, bir sandalye, bir çiçek,
Her biri bir insanın kalbinde,
Hasretin en güzel yüzüyle can bulur.
Kayıt Tarihi : 18.10.2024 03:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!