Düştüm yalnızlığın acımasız pençesine,
Verilir mi özgürlük dünya hevesine,
Kalmadı neşem, soldu yüzüm,
Sevgi dolu yuvama hasretim...
Kimbilir, kavuşturur mu Yüce Mevlam,
Akla ziyan kabustur şu an dünyam,
Sarı saçlı, mavi gözlü dalyan,
Hoşsohbet oğluma hasretim...
Ergendir, bir gün gider gelinim,
Ayrılınca dayanır mı yüreğim,
Gözümden sakındığım eşsiz çiçeğim,
Gül goncası kızıma hasretim...
Diğer yarım, kolum, kanadım,
Yalnızlığımda Ab-ı Hayat dermanım,
Gözüyaşlı bıraktığım yaralı ceylanım,
Gül kokulu Aşkıma hasretim...
Her yaşımda bebeği olduğum,
Şefkat yolu dizine baş koyduğum,
Gül kokulu göğsünde huzur bulduğum,
Merhamet kapısı anama hasretim...
Özü bir sözü bir gördüğüm,
Çilesi bitmez yoluna baş koyduğum,
Eli şifalı, nazlı hastası olduğum,
Gönlü zengin cennetlik Baba'ma hasretim...
Kahır kapısı şu dünya kördüğüm,
Yalnızlığa liman bağımlısı olduğum,
Dert, gözyaşı, sırdaş olduğum,
Hâk bilsin! Karagün Dostum'a hasretim....
24.08.2016
Nihat YaylaKayıt Tarihi : 21.5.2017 01:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!