dilimde ahvâl-i mâzi,
emindir suallerinden
yaşlanmıştır evimiz,
hasret göğertmiştir
puttan ölümler asılı ak duvarları
kalem tutan ak eller gibi
rüzgarlarla sancılanmış
beneklenmiştir zamanla, hanumân
ihtiyar bir sûret gibi
aynasız, seyirsiz kalmıştır
duvarlarının neş'esi
nehir yataklarında kökleriyle
çiğnenmiştir şiirimiz
küflenmiş, iteklenmiş,
hastalıklıdır rûh
sokağa uzanmıştır bir veda,
unutarak
ve unutmayı hiç unutmayarak
aynanın yalanından, bir doğru tasarlamıştır kendine
etmiştir intikal çıplak ayaklarla
akve dışına belki, adametle
kaçmıştır
bu hasret göğertisi evimizden
bölmüştür sessizliği belki, sükûnetle bu rûh
yahut kim bilir,
daha katrandır, gecenin örtüsü
gündüzün peçesi
yıldızlar evimizin seyrindedir
haberimiz yoktur, haberi yoktur evimizin
müşahedesizdir
meçhuldür cevapları, kayıp neş'esi gibi
taht değil, geçiştir
üstünde güçlendiğim
zihnim bu ufunetli günleri
eğip bükmüş
çakmıştır felâket duvarına
zaman geçtikçe
içim sevinmiştir
sevinmiştir, sevinmiştir...
hakikati delice özlemiştir
boynumuz evimizin kapısında
yaslı kalmıştır
yakaya doğru azalan sıcaklığıyla
bir gözyaşının
yahut kim bilir yerli yerindedir
hânemizin neş'esi
öldükçe yaşamışızdır biz
öldükçe yaşayanlardanızdır biz
ışıklı bir göl gibi
dindinleştikçe parıldayan
dinginliği ödülü olan.
Kayıt Tarihi : 31.5.2023 21:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!