Hangi nehir
seni bu kadar anlatabilir toprağa?
Ve hangi çiçek
güneşe olan sevdasına
böyle güzel bakar?
Deli rüzgar uçurur mu saçlarını,
gözlerinin berrak maviliğine?
Yoksa sen İstanbul musun?
Hangi şehir sana bu kadar benzeyebilir doğrusu...
Senin hüznün, son molada unutulmuş,
Bir yolcu küskünlüğü...
Ve öyle mağrur, öyle dik
seni tanımak.
Yağmalanmış fikirler...
İşgal edilmiş yürek...
Bu kör sevdanın adı, Mecnun çaresizliği,
Sana yazamamak, kelimelerin yetersizliği.
Çaresiz benzetmeler yapmak, basit edebiyat tekniği.
Sana ne yazsam hükümsüz bir gazete ilanı.
Solgun sayfalar arasında
kimselerin fark edemediği...
Ben seni hiç bilmediğim,
Hiç görmediğim...
Yani 'sen' olduğun için sevdiğim.
Özlemle yolları bekleyen anam,
Babamın şefkatli eli...
Bir yolcuyu, bir mektubu,
bir bebeği bekler gibi...
Hasretle bekledim seni.
10-01-2000/Küçükçekmece
Mehmet Erdal KarakaşKayıt Tarihi : 18.10.2010 13:08:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Erdal Karakaş](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/10/18/hasret-861.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!