Yığılsam bir taş parçasının üzerine,
öylesine,
sadece yaşadığım anlaşılsa,
yılların verdiği yükü döksem taşlara,
ve yorgunluğumu soğuk soğuk eritsem,
gözkapaklarım bir an açılmasın,
Bütün özlenmişlikleri bir kenara atıp,yaşamın en sıcak yerinden tutmak,elin her yandığında hiç üşenmeden bez parçası almadan tekrar tekrar tutmak,ve o bez parçalarını hiç bulamamak ne garip şeydir,kimse kimseye uygun olmayıp kimse kimsenin dengi değil,denk olanların usanmış olması ne garip şey,çeşit,renk,tür ne güzel şey,atabildiğimiz herşeyi masanın üzerinden dirsek yardımıyla fırlatıp atmak,ne zor şey,Tırmalamak hayatı en acısından tırnakların kir pas doluşana kadar,usanmadan tırmanmak,ne garip şey,mutluluk denen yalan yansımalar insanın günlük çabalayışlarından başka hiçbir şey değil,olabildiğince günlük mutluluklar ve hiç birleştiremediğimiz mutluluk topluluğu,ve bir gün gelecek,yağmurlar,o yağmurlar bana keyif vermeyecek,bir bardak çay tadında yağmayacak,ve o gün geldiğinde hep uyumak isteyipte uyuyamadığım yatağımda sınırsız yatıcam,o gölgesi düşmüş bulut dağlarının altında hiç üşümeden sınırsız uyumak,veremediğim hesapların fazlasını bir kuruş dahi bakiye bırakmadan fazlasıyla ödemek ne garip şey,gözyaşlarımı saklayıpta akıtamadığım suların üzerimde dere olması ne garip şey,ağlayan toprak ve ben,tuhaf,,ne garip şey...
Akarsuyum mecramı bulamam,
gel desem de sana hükmedemem,
döner,döner hatıranı silemem,
illede 'o' dedin sevmedin beni,
Kırmadın kalbimi,kıyamadın can-a
Can sevgili!
Bak yine özledim,bana bakmayan gözlerini,
Varmıdır bu alemde Veysel Karani tadında
Seven o gözleri,
Görmeden,
İncitmeden nazik kalbini,
Aşk için ağlayan kalmamış artık,
Sevdayı yatağa bağlamışlar,
Hasretleri yakın edip,dudağı dudağa bağlamışlar,
Efsane sevenleri unutup,ayrı saçları koklamışlar,
eller elleri okşamıyor,belleri sarmıyor kollar,
sıcağı soğuğa karıştırdılar,
Biz seninle hiç aşk yaşamadık,
duaları,dilekleri,umutları yaşadık,
gözlerimize tutku dolu gözlerle bakmadık,
bakamadık,
geleceği yaşadık,mutlu olacağımızı sandığımız,
yüz ifadelerimizi umursamadık,
Ayrılık,,ölümle yaşam arasında dayanma sınırlarını aşabilme savaşıdır,
beklentisi,,
kavuşabilme ihtimali,,..
Kahverengimi? siyahmı? hangi baştadır yaşım,
Bu akılsız başı atıp yere kırasım geldi,
Lutfuna mazhar olmadan,ey,estağfirullah,
Ömrümü tesbih edip,hesaba çekesim geldi,
Kaç kalıba girdi bu beden,soyupta futursuzca,
Denizlere doğru atasım geldi,
Bir kızı küçükken seveceksin,
Dili yetmeden,gözleri gezmeden,
ellerinden tutacaksın,başka el bilmeden,
o kızı gönlünün en derin mahzeninde,
yıllandıra yıllandıra,seveceksin,
çıkması mümkün olmayacak içerinden,
Bir tepsi lokma yap getir,hızırın ayağına,
Dokunmasın kimse,kimsenin inancına,
Heykelden yapılmış göğüs köprülü,fıratın suyuna,
Ezansız olmasın toprağım,karışmayın ona,
Benimde dağımda taştan yazılmış,,Vatan sağolsun,
Ellerin inadına inadına yeşillik,bağ,bahçe,inadına,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!