Işıl ışıl parlıyor çirkin
sureti gün ışığında
nereye dönse
kendi yansısı gördüğü
kapı gibi tapuların mirasçısı
Egzotik bir kuş olmalı yaşamın
uzak ormanlarda
renklerinden habersiz
güzelliğinden habersiz,
hafifliğince sevincinin
takılıp kuyruğuna uçurtmaların
Alışılmadık serinlikte bir ekim gecesi,
aralıksız cırlıyor iki metre ötemde
gecikmiş bir ağustos böceği.
Kafa kalmadı bende an itibariyle ama
hiç kızmıyorum,
bildiği tek sanatı icra ediyor ne de olsa,
Dayanılmaz
görüp mümkün olanı
katlanmak zorunda kalmak
soluksuz zamanların imkansızlığına
ışığı ithal gözlerin yalandan bir aydınlık gelecek vaadinde
Bahardan ödünç güneşi altında güleç ve
esirgeyen şu haziran öğle sonrasının
su kuşları gibiydi esmer çocukları sokağın
gelip geçen herkesin yüzüne yerleştirip
merhabasını en içten gülümseyişlerin
kutsuyorlardı yaşamı havuzunda parkın
Öyle güzel ki bu gece yıldızlar Türkiye
baktım da az önce göğünde görünen
tüm o ışık yıllarınca uzak alev toplarına
bir buruk sevinçle andım mahzun adını
usulca ve kırgın girdiğin doğum gününde
Akıl ettiler neden sonra
ikircikli sözcükleri
aykırı metinlere döşemeyi
ki yalnız şövalyeleriydiler
sorsan kendilerine
imkansız bir aydınlığın
rock'sama
onlar
büyük tarihin freskine
kendi özel tarihlerini
yazdılar
biraz siyaha çalan
Çocukların adlarını özgür koyup
beyinlerine engizisyon aşılayan,
barış koyup oyuncak silah alan
bir neslin çocuklarına önerim:
savaş koyun artık adlarını
doğacak tüm çocuklarınızın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!