HAŞİR SURESİ
Adını 2, ayetinden alır. Toplanma, kalkışma manasına gelir. Hicretin 4, yılında indirilmiştir. Konusu: Yahudi Nadiroğullarının Medine’den sürülüş sürecini anlatır. Vahyin zirvesiyle bitiyor sure.
1.2. beni Nadir gibi bir kabileyi yerinden etmek aklınızın ucundan bile geçmezdi. Bak nasıl yenildiler.---Allah yardım ederse, düşman evlerini kendi elleriyle yıktırır.
3. Azap, kök anlamıyla mahrumiyet demektir.
4. 5. Allah izin vermediği müddetçe savaşta bile olsa ağaç kesemezsiniz. Kuşatma sürecinde 2 veya 6 hurma ağacı kesilmiş bu onlara yetmiştir.
6. Zahmetsizce elde edilen savaş gelirlerinin sorumluluğunu Allah, elçilerinden istediğine verir. Bu ibare ganimet ile fey arasındaki farkı anlatıyor. Biri alınan biri bırakılandır.
7. Fey kimlere paylaştırılmış. Öncelikle tasarrufu Allah resulünün elinde. Allah ve resulüne aittir. Yakınlar, yetimler (özellikle babasını savaşta kaybetmiş), fakirler, yoksullar ve yolcular veya yolsuz kalmışlardır.---Neden dağıtmıştır Allah bu geliri, KEYLA TEKÜNÜ: servet zenginler arasında dolaşan bir şey olmasın.
8. 9. muhtaçken muhtaca yardım etmek, işte ahlakın zirvesi bu. Ebu Talha ve misafirinin hikâyesi (mumu söndürüp, misafirini doyurması).
10. Göçüp gitmiş müminlere dua ve rahmet okumak Kur’an’ın talimidir.
11. 12. Nadiroğulları Medine vesikası anlaşmasına ters düşünce, anlaşma gereği bütün mallarını bırakıp Medine’yi terk edecekler ya da sonuna kadar savaşacaklardı. Bunun için 10 gün süre isterler. Peygamberimiz Abdullah bin Ubey’i onlara gönderir ki münafıklığı ile zirve yapmış birisidir aynı zamanda. Buda onlara her konuda yardım edeceklerini söyler, ama münafığın sözü ile kuyuya inenler, kuyudan çıkamazlar.
13. Münafığı münafık yapan en büyük güdü Allah’tan korkar gibi insanlardan korkmasıdır.
14. Münafığın dostluğu olur mu? Münafığın menfaati olur. Fırsat buldum mu dostluğunu bozmaktan çekinmezler.
15. 16. Şeytanın tipik bir özelliği münafıklıkmış. Münafıklarda da şeytani özellik vardır.
17. İki zümre, Yahudiler ve münafıklar.
18. Nifak ve münafıkla ilgili ayetlerin ardından bu ayetin gelmesi çok manidardır. İki dünyası olanın tek yüzü olur. Tek dünyası olanın ise iki yüzü olur.
19. Yani sorumsuzlar gibi olmayın. Takva, sorumluluk. Sorumsuzlukta kendisini unutandır. Kendisini unutan haddini aşar, haddini aşanda yoldan çıkar. Yoldan çıkan ateşe düşer. Kişi ancak kendisini unutarak münafık olur.
20. 21. Son üç ayet doğrudan Allah’tan söz eden ayetler. En güzelden söz eden ayetler. Vahiy zaten en güzelin sözüdür.
22. O Allah ki, kendisinden başka tapılmaya layık olmadığı Allah’tır. Tüm esma Allah’ın lafzını tamamlar. HÜVE zamiri, Zatı İlahinin mutlak varlığını temsil eder. Aslı HU dur. HU nun aslıda HE dir. HE nefes demektir. Her nefes alan “he” der. Nefes canlılığın alametidir.---İradesiz olana teşbih, iradeli olana zikir denir. İnsan iradesi ile sorar, O kimdir? İLAH: Rab edindi, kulluk edildi manasına gelir. Allah lafzı, Kur’an’da 2697 kez geçer. En çok geçen isimdir. Var olması için başka bir varlığa ihtiyacı yoktur. LA İLAHE İLLA HU: kelimeyi tevhit, imanın imzasıdır. Hakikatin itirafıdır. Kelamın atan kalbidir. Var olmaktır. Tevhit okumaktır. Kelime-i tevhit, yerler ve göklerden daha ağırdır. Tevhidin inşası, şirkin imhası ile mümkündür. Kayıtsız şartsız bir evet, güçlü bir “hayır” la başlar. İman kalbin tevbesidir. Tevbe ise kalbin özeleştirisidir. Yokun yokluğunu ne kadar güçlü haykırırsanız, varın varlığını da o kadar güçlü haykırmış olursunuz. Var olmak, şahit olmaktır. Allah’ın sizi kendisini tanımanıza çağırmasıdır.
23. MELİK: Mülk sadece Onundur. Verende Odur. O verdi mi, Onun mülkünden bir şey eksilmez. KUDDÜS: O kutsallığın kaynağıdır. O kutsarsa kutsal olur. O kutsarsa Hacer-i Esvet olur, Kâbe olur, Muhammed olur. SELAM: Selamdır, barıştır, huzurun kaynağıdır. Adını huzur verdikleri, zevk, lezzet ve hazzın etrafında dolanıp dururlar. MÜMİN: Güven verir ve güvenilmeyi ister. Biz Ona iman ettik. O kime iman etti diye sormayız. MÜHEYMİN: otorite sahibidir. Kainatın mutlak hakimi Odur. O ister öldürür ister güldürür. AZİZ: O azizdir, kendiliğinden üstün ve yücedir. O yüceliğini hiçbir mercie borçlu değildir. Hiç kimse inanmasa dahi Onun yüceliğinden hiçbir şey eksik olmaz. CEBBAR: Her durumda iradesini yürütendir. Onun iradesinin önüne kimse geçemez. MÜTEKEBBİR: Büyüklenmeye hakkı olan yegâne varlıktır. Onun dışında büyüklük taslayanlar küçülür, sadece taslarlar.---Hiç kimsenin şirki asla Ona zarar vermez. Bu sıfatlarında ona ortak koşmayın. Bu Allah’tan rol çalmaya benzer.
24. BARİ: Yarattığının ilk örneklerini de yaratandır. Modellerini de kendisi yaratmıştır. Siz sizi yaratacak olsanız neyinizi değiştirirdiniz? MUSAVVİR: Yarattığının suretini en güzel şekilde yaratır. Tüm mükemmellikler, güzellikler Ona mahsustur. Esma, aşkın ve mutlak zatın kendini insan idrakine indirmesidir. Allah’ın zatını biz düşünemeyiz. Allah’ı ancak esması ve sıfatları ile düşünebiliriz. Mukayyet olan insan aklı, sınırsız olan Allah’ı idrak edip kavrayamaz. Onun esması insanda ahlaka dönüşürse o zaman Allah’ın ahlakı ile ahlaklanmış olur insan. Esma-ül Hüsna’ya çarpım tablosu muamelesi yapmak onu anlamamaktır.---Yerde ve gökte her şey Allah adına hareket eder de, ey insan sen ne adına hareket ediyorsun. Sen Onu teşbih etmezsen, Ona hiçbir şey olmaz. O azizdir, hikmeti var, hikmet sahibidir.
Osman Erdoğmuş
Kayıt Tarihi : 23.8.2018 14:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!