Yaratan, yaratışla yaratılanda
Yaratılan, sürüşün haşri ile yaratanda
Yaratılan, Yaratan'dan; haşir sürüş
Vaz eyler, yaratılanladır, yürüyüş.
Ummak ve umut etmek üretimin
Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Devamını Oku
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Düşünmelerinden keyf alıp, fikir üretiminden olumlu yada olumsuz nicelendiğim, değerli dost Mehmet Çoban'ın, düşünmeler ortaya koyması bir katkı ve duyarlılıktır.
Sonuçte bir beyin jimnastiği yapılmış ve fikir üretilmiştir. Düşünme ve seçmemiz için bir olanaklar manzumesidir.İlla ki okunanı olumlamak gerekmiyorda.
Bu tür tutumların çeşitliliğini ve güzelliğini ortaya koyan, fikirlerini yorumlamayıda keyf aldığım; farklı bakışını, bir kalem adamı sorumluluğu ile yansıtır olan katkınlığına; sevgili dosta, saygı selamlarla.
Bildiğim bir şey varsa, inancı tabulaştırmak kadar düşünceyi tabulaştırmakta tehlikelidir.
Geçmişte, günümüzde, gelecekte tabulaştırma hareketleri hep var olacaktır.
Günün bilimsellik kavgasında felsefik teorilerden öteye geçemeyen akıl, kendini tanrı gibi görünce, ortaya yaratılış ve yaratan ilişkilerinde kelime oyunundan öteye gidemez.
Bir dönem tanrıyı yarattığına inanan insan, kendi algılarının zayıflığına inanınca, 'tanrıların arabalarına' sığındı.
Akılcı olmayı kutsayan günümüz düşünün en cazip vazgeçilmezi, lastik gibi uzayan kelimelere yüklenen anlamlarda yaşattığı kaosu bilim olarak görmesinden ibarettir.
Halbuki kutsal kitabın insana öğrettiği çok basittir.
Yaratıldın, doğarak dünyaya geliyorsun..
Yaratılanı sev, saygı duy, eşitliği bozma...
Hiç bir kulu kendine tanrı edinme, kendini köleliğe kaptırma..
Sevgini, emeğini, insanlarla, doğayla paylaş...
Bütün bu girişimlerin yaratıcı katında kutsaldır.
Tanrının sana öğrettiği budur. Bu öğretinin ilkesi olan,
Allah'tan başka ilah yoktur. Yani kullara kulluk ret edilmiştir. Her insan eşittir.. Birbirine karşı özgürdür.
Muhammed elçidir ve de aynı zamanda kuldur.
İlkesi bu olan öğretide, insan kendine ve yaratılanlara karşı sorumluluklarının öğretisiyle tanrısına yönelir. Otokontrolünü, disiplinini, paylaşımını yapar.
Ancak inanıyorum ifadesiyle, inanmayan kadar tanrısız, kapitalisten daha çıkarcı olan güya dindarın elinde, tanrı'da, dini de hüsrana uğrar.
Akılcı ise kendi açmazlarını görmeden, dindar görünenlerin açmazlarıyla uğraşarak kendini tatmine ulaşır.
İşte hayatın gerçek tablosu budur.
Bu tablo, doğuda cesetin yakılmasıyla, ülkemizde ve batıda iki metrelik çukura atılışıyla son bulur.
Ötesi Allah ile kul arasında...
Tek gerçek insan hayatının üç gün oluşudur..
Doğum, yaşam, ölüm....
Bir düş, yaşamdan sorumlu olmadığına inanır. Ölünce her şey bitecektir.
Bir inanç, yaşamdan sorumlu tutulanacağının bilinciyle hareket ederek, Tanrı katındaki hesaba hazırlanır.
Akıl, kelimelerle oynarken sorumsuzluğu seçerse, ortaya günümüzün çıkarcı, bireysel, duygularını yitirmiş toplumu çıkar...
Ve insan, insanlık, doğa, doğal güzellikler yok olup gider...
Ve insan, insanlık kendi kıyametini hazırlar.
İnsan aklıyla bindiği dalı keserken, etrafa şirin gülücükler atar.
Ve üstünlük taslayan kibirle, kendisi gibi olmayanları cahil ve cüheladan sayar.
İyiliği, sevgiyi, paylaşımı öneren tanrı ise kendisi için hiç bir şey istemez.
Zira tanrı akılcı değildir. Tanrı yaratan olarak verir, verir, verir...
Ve insana verdiklerime sahip olarak diğer insanlara zulm etme der.
Kutsal kitaptaki tanrı yerine, aklın ürettiği tanrıyla dine don biçmeye kalkanlar bu gerçeği asla göremezler.
Anlamlı çalışmanız bana bunları yazdırdı. Teşekkürlerimle...
Vefa dünyalık, sefa dünyalık
Yaratan'la vaz kılınır, üretişle
Hazır lopu, armut pişi, olmayan...
İşimiz olmaz, hayal; süret işle
ANLAMLI BİR KONU. KANAYAN BİR YARA. TAM PUANLA TEBRİKLER HOCAM.SELAM VE DUA İLE.
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta