Kasım…
Saat, altı buçuk.
Üşüyorum.
Tatlı bir ürpertiyle doluyum.
Ve seni düşünüyorum
Bendeki beni alan seni…
Habibin ümmeti, İslam’ın neferiyiz,
Allah’ın kullarıyız, müslümanız, kardeşiz,
Birlik beraberlikle yürürüz biz o yola,
Karanlıkları yırtıp,
Umut dolu, mutluluk dolu yarınları
Müjdeleyen
Bir türkü besteliyorum gönlümden.
Ve o minicik,
O sımsıcak,
Biricik oğluma...
Yağmur gibi yağ kavrulan yüreğime,
Ufalansın dertlerim, yok olup gitsin!
Mutluydum bir zamanlar…
Adım mutluluk, soyadım huzurdu.
Gülüşüne kilitliydi gözlerim,
Nefesinle bayram ederdi tenim,
Ve sesinle doluydu kulaklarım.
Hane-i gönlündü yuvam,
Can buldum cânınla, can verdin bana,
Allah’ı, peygamberi öğrettin bana,
Nasıl öderim ki hakkını ana!
SİTEM
İstemesen de, reddetsen de
Aşkın kalbimde yaşar.
Gözlerine takılır gözlerim,
“Hayır” desen de,
Sen nebiler nebisi,sen en son peygambersin,
Sen dertliler dermanı,nurlu misk-i ambersin,
Sen gönüller sultanı,hane-i saadetsin,
Sen yandığım,sen kandığım,sen uyduğum rehbersin.
Ben âşığım,ben mecnunum,ben fedâyım yoluna,
Şiirlere vurdum kendimi,
Şarkılara…
Acılarla arkadaş oldum
Yokluğuna kiracıyım.
Yaralı bir çocuk şimdi
Yusuf yüzlü, Yusuf huylu Yusuf’um,
Uyandırdım kuşları, sırf senin için.
Sefa geldin, hoş geldin yeni yuvana,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!