neden güvercinler aniden o avludan havalanınca sen geliyorsun aklıma
kanat kokulu balkonum neden senin yırtık pençeli pabucunu anımsatır
biliyorum biliyorum
sen de mırıldanıyorsun şimdi
dinini dinime çarptılar altın yaptılar
ben o çıplak fırtınayım kara
kutsal nehirlerden geliyorum anılarından şamanlarımın
ben o ateşten ağan büyücüyüm o kadim ilk erdişil cadı
bak gözlerimin içine bak
ben ilk kadının kollarının gerildiği o sedir ağacıyım
ben senin terk edilmiş ruhunum
akiklerim dağılır çocukların yanıtsız bakışları yerde
pusulasız kalırım kızıl Gazze’den Kızıl Deniz’e
güneşi emen sardunyalara benzer çığlıkların
bilirim de bilmez gibi sığınırım ay ışığını kovalayan koynuna
Dokunmaya kıyamıyorum sana çimen sana gelincik sana mine çiçekleri sana sümbül
Öyle masumsun ki kırlangıç sana getirsin diye gülümsememi bu sevdalı rüzgara veriyorum
Öyle sevdalısınız ki ormanlar dağlar karıncalar ve sen kapımın önünden akan dere
Dokunmaya kıyamıyorum size çakıllar güzelliğiniz var ya var ya bu suskunuz
Yanaklarımı veriyorum kulaklarımı senin bahar kokulu esintine sabah serinliği sana ikindi
Bu şiiri Vehdan Abla’m için yazmıştım. Kış bitmedi, bahar gelmedi ve o gitti!
avuçlarımda yaktığım bu buruşmuş kağıt benim kaderimdir
kurşun kalemle yazdım dumanı ondan karadır kaşları çatık yağmur!
hep susturulmuş on dörtlük ölü gelinler vardı sesimde duydunuz duymadınız
ben önce senin mavi kaşlarını sevdim
tül perde salınırken sise
sonra dilinin ucundaki unutkanlığı
hani bir dörtyol vardı ya
tef güler
şifa istemem derdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!