Böğürtlen meyveye durdu
goncalanırken sevinin çığlığı
sevgilim bin yıl mı geçti üstünden
giderken el sallayamadığım ayrılığın
Saniyeler dakikalara uçtu
Ayağımı bastığım toprak titredi. Otlar ayaklarıma sarıldı. Ağaçlar dallarını eğdi.Güneş ışıklarını kıstı. Ay buluta girdi. Yıldızlı gecelerde, yıldızlar ışıklarını saçtı, gecelerimi ağarttı. Coşkun sular, yüreğimin sesine eşlik etti.
Bir senfoni gibi yanık bir türkü gibi şiir gibi... Sevdanın vazgeçilmez coşkusu kimi arşlara yükseltti, kimi sevilenleri küstürdü.
Aşkın şiir izleri, öykü izleri, uykusuz geceleri... varsın şu dünyaya armağanım olsun.
Güzelliğimdi yaşanan. Yüreğimden yansıyan o ışık gözlerimdi. Aynadaki görüntüye dedim: Seninle başladık yaşama, arındık, sevdik,sevildik,
ağladık birlikte. Dünyanın her türlü gel-gitlerini güzelliklerini birlikte irdeledik...
Dev gibi bir güç olmak istedik, küredeki eşitsizlikleri eşitlemek için! Aynadaki görüntüye saygıyla inandım, güvendim. Onunla bunca yılı birlikte yaşadığım için şükran duydum. Onca güzelliği yüreğinde taşıra taşıra büyüten o insana tapındım.
Ayrılığın ağzındayım
Var mı sevinin sözlüğü
Var mı ayrılığın
Yarasını dağlama ozanın
Gül sevda
Tohuma duran bir can
Kilimini dokur geleceğin
Denizlerin dibine sızan ışığı
Evrene damlayan terimi görebilir misiniz
Odur çoğalışım
Gelmeyeceğini sandım. Telefonların, gazete ve dergilerin, yazıların, seslerin içinde çoğalışın gerçekmiş. Usulca geldin. Aradan ne değin zaman geçti, özlemişim. Sarıbaharda tozlandıydı sevincimiz.
Hoş geldin yazönü.
Gülmeye başlıyoruz. Kökü sağlam ağacız. Bir dalı çiçeğe, öteki dalı meyveye duran. Saçların değişmiş. Yıllar sende güzelleşmiş. Losyonunu neden değiştirdin? Büyümüş gibisin.
Bağışla gelemedim uzun süre. Bin yıllık uykusuzluğumdun oysa. Geldin ya, üç günde kalsan üç yılda, sevincimsin. Giderken, hoşçakal deme. Kapımızı çekmeden git, aralık kalsın. Dirimden bitime habersizce geçeyim.
Derin uykularımın uyanık düşleri
Camsız barakaların kuytularında
Nice dirimler nice ölümler gördüm
Bir gelgit yaşatır beni buralarda yitiren aşk
Yeminler ederim seni unutmak adına
Daha da alevlenir yüreğin ezgileri
Gözlerin iniyor yorgunluğuma
Acının sözlüğünde yoktur tanımı
Bir çingene tasındadır ölüm
Bulamazsınız tanrıların kitabında
Nisan yağmurları
Gibi yağıyor
Gençliğimiz denizlere
İstanbul boğazında
Çıldırmış erguvanlar
Görünce çocuğum gülüşlerinizi
Seviye benzer bir kuş konar omzuma
Dünyalar dolusu karanfil açar
Irmaklar yatağına sığamaz
Hangi yabancılığa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!