Diclenin sesine ses katanım
Hasankeyf'im
Sen ki
Heredot'un, İskender'in
Selahaddin'in selamını getirirsin
Evdalé Zeynıké’nin sesiyle
… Ve kıskanır durur habire
İlyada ve Kibele
Yüzyılların
Tarih kokan, insan kokan
Medeniyete bandırılmış selamın
Başım gözüm üstüne
Dost bilirsen beni
Sözümü de acı bil
Bundan gayrı
Biz çok değiştik
Bilmem haberin var mı
Bahar kokmuyoruz artık
Üstümüz başımız
Kanserojen madde
Hatta yüreğimiz bile.
Dört bir yanımız
Masal zamanlarda
Botan'ın ormanlarıyla çevriliyken
Şimdiki zamanda
Yüreğimiz kadar
Kahredici betonarme
Oksijeni olmaktasın yine de
Yüzü sana dönük
Saksıdaki son çiçeğin
Ve de bizlerin
Petrolün atıkları yetmez iken
Termikler, barajlar
Kurulur oldu
Sözde hediye
Bilmem ne diye
Ölüm hiç olur mu hediye.
Savaşların, yıkımların
Ve de depremlerin
Yüzyıllardır yıkamadığı
Sen Hasankeyf
Yılmak yok, asla
Söz ver geleceğe
Her daim seyrine dalmış,
Tarihin gizemli yolculuğunda
Ardına düşmüş
Milyonlara, bizlere.
Haykır bağıra, çağıra
“ VARDIM, VARIM
DÜNYA DÖNDÜKÇE
VAR OLACAĞIM “ diye.
Kayıt Tarihi : 10.10.2003 00:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bilmem ne diye
Ölüm hiç olur mu hediye. '
Sag olun, düsündürdünüz.
TÜM YORUMLAR (2)