Doğmuş yaşamamış ve her gün ölüyormuş.
Ne hilal ay parlamayı bırakır
Ne de yüce yıldız yanmayı
Ne ben bırakırım sana yanmayı
Ne de sen bırakırsın yıldızları yakmayı
Bazen yaşamak zor gelir
Adem zehrini veri verir
Damarlarını çağlatsanda atamazsın
İlaç kırlangıçtır ama ulaşamazsın
Bazen ise ağır gelir taşıyamazsın
Bir tren ile geldin
Bin makbule sevdim
Kim bilir belki sende sevdin
Bil sevgili, treni değil seni bekledim
Bir tren bir tren bekledim
Bakıyorum karanlık sahilden uzaklara
Kayboluyorum tuz kokan rüzgarda
Bir düş kuruyorum gözlerindeki uzaklara
Sanki bir gün gerçekleşecekmiş pahasına
Baktıkça afallıyorum sana nice güzel
Akıntı da sürüklenirken
Sen beni sevmezken
Ben bir iç savaş halindeyim
Aklım bırak der ama ben hala kalbimleyim
Seni sevmemeli ise söyle bana
Rüzgarın körüklediği alev mi ?
Doyumsuz bir iştah gibi mi ?
Belki az belki çok deli
Kim bilir sevgili sen kimsin
Derinlerde boğulan ruhuma seferi
Azgın akarsuda çekmekteyim küreği
Kayalardır hislerim
Her çarptığımda utançla dolar zihnim
Şelale ecelimdir bilemem beklerim vakti
Sevdaya ne etmeli idi
Peşinden sessizce koşup
Bir sır gibi sürpriz buluşup
Olur muydu böyle sevgili
Korkusuzca istemek miydi
Gün biter o çıka gelir
Ya sen ya Azrail idir
Bir gün çiçeğin kokusu gelir
Mezarımda hoş durur bilirim
Vaktiyle ölüm gelir
Şafak sökücek yakında
Sevdalın uyuyamaz yakında
Huzura kavuşur ve kaybolur
Belki bir gün senin yanında
Aklına düşer miydi kendisi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!