Gel canım, Gelde gir içime
Seni ısıtayım
Ateşler içinde yanan kalbimle
Kalbimin ateşli yüzüyle
Seni soğuk ve yanlız gecelerden koruyayım
O gün dünyamdaki güneşi, güneşim olmadan
Başka dünyalara güneş ettim
Onun dünyasini aydınlattım
Ve kendi dünyami kararttım
O gün dünyamda kırmızı bir yağmur başladı yağmaya
Eskiden her attığım adımda düşünürdüm
Acaba bu attığım adım mantıklımı diye
Taki sen karşıma çıkıpta beni dalımdan düşürene kadar
Kendimi önceleri bir elma ağacın erişilmez elması sanardım
Amma felakin sen beni bir çırpışınla avuçlarına düşürdün
Bir küçük çocuk olamayı isterdim
Kucağında hüngür hüngür ağlamayı isterdim
Ve beni sevip aglama çocuğum demeni isterdim
Şöyle derlerdi ozamanlar, Bırakın ağlasın! Ağlamayı öğrensin!
Ağladığım zaman kimsenin yüzüne ifade vermezdim
Bilirmisin ağustos ayının güneş batışını
Hani her geçen saatte
Gökyüzü aydınlığını kaybeder
Ayni benim seni kaybettiğim gibi
O gün dünyamdaki güneşi, güneşim olmadan
Hasret çekiyorum canım
Yüzüne, saçlarına ve gözlerine değil
Teninin kokusuna ve bakışlarınada değil
Senin kim olduğuna hasretim
Armızdaki perde yüzünden
Kendi memleketimden uzak bir yere yolculuk yaptım
Gelmemin sebebide, atandığım inşaatta çalışıp
Ve geride kendimden bir parça bırakmak istedim
O 40 derece sıcakalığın altındaki görevim
Başlık yada müdürlük yapmak değil
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!