Hasan Çağatay BULUT 1992 Konya doğumludur.Şiire olan merakı ortaokula kadar dayanmaktadır.Ancak lise yıllarında kendisine cesaret veren cesur bir bayan edebiyat hocası vardir.Turizm lisesinde okumasına rağmen edebi yanını da geliştiren şair,bir çok şiir yazmıştır.Ancak kendisine münhasır mükemmellik ölçüsü onu bir cok şiiri ortadan kaldırmaya zorlamıştır.
Şair Bulut hali hazırda yazimlarina devam etmektedir.Liseyi bitirdikten sonra yine ayni şekilde turizm ile alakalı turist rehberliği bölümünden mezun olmuştur.Iyi derecede ingilizce ve rus ...
İstediğin gibi oldu gidişinde gelişin gibi,
Hiç bir şey kalmaz benden sana demiştin,
İlk defa yanıldın belki elle tutulur bişey kalmadı,
Bir adın kaldı bir de sahteliği yüzünün..
Hiç birşey kalmaz derken,
Ben seni çıkarsız sevdim sevgilim soğuk terminal boşlukların da titrer gibi çaresiz,
Sünnettir diye ekmek kırıntılarını toplar gibi özenle sevdim seni,
Bir yetime yaklaşırken gösterdiğim merhamet gibi sevdim,
Güneşli havalarda yağmur beklemek gibi umutla sevdim..
Dinlediğim şarkıların sözleri gibi işledim seni zihnime,
Bilesin ki,koskoca bir baharı kışa çevirmeye yelteniyorsun,
Yapma,ayakların altında ki kır çiçeklerini öldürmeye hakkın yok,
Masmavi bir denizi kızıla boyamaya çalışıyorsun etme,
Sular altında ki baliklarin sevdamızdan haberi yok,
Yıldızları bir bir söndürmeye kalkıyorsun,kimilerinin umudu olan.
Etme,gönül düşlerini kırma masum insanların,
Gideceksen gitme,bir kez daha sev.
Canımdan çok seviyorum seni,
Yazın güneş ışıklarında,kışın cam buğularında görecek kadar,
Ayağına taş deyse benim yüreğim kanar oluk oluk,
Bilirsin nasıl sevdiğimi seni,gözlerinde her gece cenneti gördüğümü.
Boşuna olmadığını meleğim dememin,biliyorsundur.
Dünya güneşin etrafinda falan dönmüyor bu şehirde dünya senin etrafinda dönüyor,
Güneş varsa sıcak yoksa soğuk değil,
Sen varsan sicak iklimler sen yoksan soğuk iklimler hakim,
Uzun süredir böyle bu hal sen benim gönlüme ayak bastin basalı böyle...
Eski aşk masallarina benzer bir sevda bizimkisi derin lakin mutlu son olmayan,
Imkansızım,gönül çiçeğimin tomurcuk yüzlü meleği,
Kaç bin kelime yeter seni anlatmaya sana,
Sıra sıra dizsem aşk şiirlerini kapina bir gönül kapini çalmaya yeter mi?
Bütün hallerimi bıraktım da geldim ben senin kapina aşk hırkasını giydim de geldim.
Anlayabilir misin umutlarımın çaresizliğini binlerce çaresizlik içinde çare olduğunun farkina varır misin sahi?
Heveslik değil ömürlük olduğunun farkinda değil misin hala.
Bir yaprak düşün dalından ha düştü ha düşecek,
İnat etme çocuk yeşertemezsin ilaci aşktır bu malukatın.
Derin bir toz bulutu altında hayaller kuruyordun ya toprağın üstüne,
Sil gitsin hepsini ne varsa ya da yol arkadaşını sil hayallerin kalsın.
Öfkeli bir halde isen sus konuşma,bir yerlerini yırtsanda derdini anlatamazsin,
Duymuyorsa seni kelimeler ne yapsın en kralını kursan da cümlelerin.
Buruk bir gece sen yoksun bu gece üzerime yorgan ettiğim hayallerin tadı yok,
Kaynamış çayı tekrar kaynatıp içmek gibi keyifsiz saatler,
Bir bir dökülüyor düşler gökten kayıp giden yildizlar gibi,
Gecenin tam ortasında aklıma mıh gibi çakılıyor yokluğun..
Nöbet tutan düşüncelerin ortasında kalakalıyorum,
Sanki yillar once ölmüşüm de ardımdan bir fatiha okuyanım yokmuş gibi bir düşünce hali,
Koskoca bir acı var içimde,yerini bilemediğim derdini bildiğim,
Dermanini bulamadığım koskoca bir acı var...
Kalbimle midem arasinda bir boşluğa cereyan eden.
Derin bir acı öldürmeyen ama yaşatmayan...
Sabretmek gerekliydi belli ki sabretmek icab etmişti,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!