Hasan Büyürken Şiiri - Hümeyra Gün

Hümeyra Gün
257

ŞİİR


98

TAKİPÇİ

Hasan Büyürken

"Hasan kalk oğlum !"... diyen anasının sesiyle uyandı... Yataktan hiç kalmak istemedi...Zaten gece boyu soğuktan uyku tutmamıştı. Ayaları bir türlü ısınmamıştı... En çok da yorgandan dışarıda kalan burnu üşüyordu...
İkiletmedi anasını... Kalktı yataktan , Nenesinin ördüğü yün patikleri ayağına geçirdi... Odadan dışarı çıktı...

Anası çoktan kalkmış bir yığınla yufka ekmeği yapmış... Şimdi de ocağa koyduğu çorbayı karıştırıyordu...
Hasan acıkan karnının gurultusunu duydu... Kendine kalsa hemen ocağın başına geçip, üşüyen ayaklarını ateşe uzatacak, yumuşacık yufkayı kıvırıp iştahla yiyecekti...

Ama anası , *yüzünü yıkamadan ekmeğe bakılmaz " derdi..
Hasan buz tutmuş musluktan damla damla akan suyla yüzünü yıkadı... İçi titredi...Koşarak ocağın başına oturdu.

Biraz sonra Nenesi indi üst odadan... Buruşuk elleriyle Hasan'ın başını okşarken, 'kolay gelsin gelinim' dedi ... Sevecenlikle...
Hasan nenesine çok düşkündü...Kocaman gülümsedi Nenesine...

Anası pişen çorbayı ocaktan aldı... Soğumasın diye maşayla kenara çektiği közlerin üstüne koydu ...
Sonra " Hadi oğlum babanı ün et de çorbamızı içelim" dedi...
Hasan ahırların olduğu tarafa koşup babasına seslendi...

Babası kümesten aldığı yumurtalarla üstü başı saman kırıntısıyla içeri girdi...
Anası ateşe sürdüğü kara bardaktan bir tas sıcak su aldı..."Hadi oğlum babanın eline su dök de elini yüzünü yıkasın... Peşkiri de unutma" dedi...

Hasanın en sevdiği görevdi bu... Babasının eline sıcak suyu dökerken çıkan buharı, babasının çalışmaktan damarları belirginleşmiş kollarından suyun süzülüşünü adeta gururla seyrederdi... Sonra da peşkiri uzatırdı ... Ki babası her seferinde oğlunun yüzüne bakar gülümser...Sonra da bir kolunu oğlunun omzuna atar birlikte içeri girerlerdi...
Yine öyle oldu... Hep birlikte sıcak çorbaların içtiler.

Babası o sabah Çayiçinde'ki tarlaya gidecek, akşama kadar budanması gereken ağaçlardan ev için odun kesecekti.
Anası haşlanmış yumurta , taze yufka ekmeği, çökelek peyniri ile bir azık bohçası yaparken...

Hasan :
-Baba ben de senle geleyim! ne olur... dedi.

Babası ilkin "kal sen anana yardım edersin" dediyse de... Dinletemedi...

Anası Hasan'ın başına yün dolak doladı. Babası Hasan'ı kucaklayıp eşeğin semerine oturttu. Heybeye azık torbasını, tahrayı, odun testeresini koydu... Yola düzüldüler...
Hasan'ın sevinçten içi içine sığmıyordu... Bu sefer peşkir tutmaktan daha fazlasını yapacak, babasının kestiği odunları denk yapacaktı.

Tarlaya vardıklarında babası heybeyi indirdi. Sırtındaki ceketini katlayıp bir taşın üstüne koydu...

Hasan'a; "Gel otur üstüne... Hem heybeye göz kulak ol. Hem de dinlen. Ben biraz odun keseyim ... Sonra birlikte taşır denkleriz" dedi.

Hasan oturdu epeyce... Babasını göremiyordu ama odun testeresinin sesini duyuyordu.
Bir süre elindeki değnekle kuma bir şeyler yazdı çizdi olmadı... Sıkıldı.

Heybedeki azık torbasını çıkardı ... Yumuşacık yufkadan bir parça kopardı, içine çökelek koydu... Tam dürüm yapacaktı ki nereden çıktığı belli olmayan bir sürü köpek havlayıp üstüne doğru koşmaya başladı...
Hasan ilkin şaşırdı... Sonra azık bohçasını kaptığı gibi en yakın ağaca doğru koştu...
Torbayı dişleriyle tutarak, can havliyle ağaca çıktı... Köpekler de peşinden... En irisi bir zıplayışta Hasan'ın pantolonun paçasını yakaladı.. Nasıl asılıyordu... Köpeğin keskin dişleri pantolonun paçasını kopardı. Hasan hızlıca bir üst dala tırmandı... Ter içinde kalmıştı. Kalbi deli gibi çarpıyordu.

Hasan dalda , köpekler aşağıda... Babasının odun testeresinin sesini bastırırcasına, hep bir ağızdan havlayıp duruyorlardı...Gidecek gibi de değillerdi...

Biraz sonra testerenin sesi duyulmaz oldu. Sevindi Hasan... "Şimdi babam köpeklerin sesini duyar.." diyerek...
Hasanın dediği gibi oldu. Biraz sonra babası elinde koca bir odun parçasıyla koşup geldi... Kimini odunla, kimini taş atarak kovaladı. Köpekler dağılınca Hasanı ağaçtan indirdi.
İlkin paçasının yarısı kopmuş pantolonu sıyırıp Hasan'ın bacağını inceledi. Bereket ki yara bere yoktu.
Sonra da Hasanın elindeki azık bohçasını görünce gülmeye başladı...
_Hangi ara bunu aldın da ağaca tırmandın Oğlum?" deyip , başını okşadı...
Hasan beti benzi atmış halde olayı anlattı...

Babası ;
-Demek ki köpekler, ekmek kokusunu almışlar.. Çok da açmışlar" dedi...

Sonra oğlunu bağrına bastı...
-Onlar sana değil , senin elindeki ekmeğe saldırmışlar Oğlum. Korkma... Onlar da bizim gibi acıkırlar , susarlar bunu biliyorsun sen de " derken ... Kendine de kızıyordu. *Niye bunu düşünmedim de.. Çocuğu tek başına bıraktım! diyerek...

Yavaş yavaş rengi düzelen oğluna baktı gururla...
"Benim oğlum ekmeğine de, emeğine de sahip çıkacak kadar büyümüş" dedi...

Henüz altı yaşına girmiş oğluna tekrar gülümsedi...Hasan da biraz daha büyüdüğünü hissetti...

Babası;
-Bugünlük bu kadarı yetsin dedi... Birlikte kesilen odunları denkleyip, eşeğe yüklediler...

Hasan babasına döndü;
_ Baba! biz erken gidiyoruz... Bohçadaki ekmekleri köpeklere doğrayalım mı ? dedi...

Babası bir kez daha gurur duydu ...Ki kendisi de aynını yapacaktı... Azık bohçasındaki ekmekleri bir ağacın dibine doğrayıp çökeleği üstüne serptiler.

Sonra babası Hasan'ı kucaklayıp eşeğe yüklenmiş odunların üstüne oturttu.
* Güzel bir insan olacak benim oğlum! deyip...Yola koyuldu...

Hümeyra Gün
Kayıt Tarihi : 26.1.2022 16:43:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Osman Akçay
    Osman Akçay

    Sımsıcak bir hikayeydi. Şimdilerde sokak köpeklerini ormanlara bırakıyorlar, orada ne yerler diye düşünmüyorlar. Köyümün dağlarında geziyordum. Bu şekilde başıboş bırakılmış birçok hayvan vardı. Aracımda sadece bazlamalar ve peynir vardı. Tıpkı hikayedeki gibi. Hepsini onlara verdim. Hem çocuklarım çok sevindi. Hep de köpekler doydu. Şimdi dağlarda ne zaman gezmeye çıkacak olursam daha tedbirli gidiyorum. Var olun.

    Cevap Yaz
  • İbrahim Kavas
    İbrahim Kavas

    Büyüğün küçüğe sevgisi, küçüğün büyüğe duyduğu saygı ve güveni, sıcak aşla mutluluğun keyfine varıldığı kanaat günleri. her şey kısıtlıydı ama yaşam da kalite vardı. özlediğimiz günler. Yüreğine sağlık.

    Cevap Yaz
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    Büyümeyle yaşananlar arasında elbette "koyu bir ilişki" vardır...
    -"Sarı Öküzün çifte başladığı" baharda...
    -İlk odun denklediği, taşıdığı günlerde büyüdüğünü belli etmişti, Hasan..
    Gibi...
    ...
    Geçmişin o basit, o tek düze ama yaparak ve yaşayarak geçirilen günleri,
    İnsanların "bozulmadığı",
    Çalışmanın
    Ekmeğini taştan, topraktan çıkarmanın kişiyi yücelttiği zamanlar...

    Sanırım çok arayacağız, anılarımızla yeniden buluşmayı özleyeceğiz git gide...

    Sıcacık bir öykü,
    Özenli bir dil...

    İşte "öğretmen eli..."
    Kutlarım Öğretmenim....

    Cevap Yaz
  • Bekir Şahin
    Bekir Şahin

    Et pahalı tabi, köpekler ne yapsın çökelekli yufka ekmeğe gelmişler :)))

    Güzel bir hikaye :)

    Tebrikler

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (4)

Hümeyra Gün