Zeytinliye varınca seyre durarsın..
Denizden kopmuş iki martıyı..
Uçuyorlar sesiz ve özgürce…
Göğün maviliklerine kanat açıyor biri..
Çınar ağaçlarının dallarına mest diğeri..
Nasip neresiyse,Zeytinliye kanat açıyor..
Acıyıncaya,yoruluncaya kadar umarsızca..
Hayatın,hayat tadına vardığı bu yerde..
Nefesi ılık değince,Bir öykü dokunuyor omzuma..
Bir aşk,bir sevda masalı yüzyıllar öncesinden çıkıp gelen..
Sevginin kavuşamamış bir yüzüyle,Türkü diye bezenip..
Dokunduruyor hasreti ıslak yüreğime kendiliğinden..
Hasanın boğulduğu gölet,Hala vicdanın azabında..
Emineyse hasanının koynunda hala onu aramakta..
Martılar soluklanıyor bir Eminenin çınarında..
Bir de hasananın boğulduğu göletin azgın sularında..
Babası bilseydi hasanın acı kaderini..
Tuz Çuvalını yüklermiydi sırtına imtihanını..
Hasan düşüp suya boğulunca,eminenin acısı hemde ne acı..
Hasanın gömleğinden bir parçaya sarılır umudun sancısı..
Bir çınarın gölgesinde son soluğunu verir hasandan kalanla..
Anladım ki omzuma dokunan kavuşamayan sevgiymiş..
Bir parça bezle solan bir hayata ilişmiş.
İki martı birbirinin izinde kanat açıyor..
Biri Eminenin çınarında..
Diğerin Hasanın göletinde….
Aşk ve sevgi uğruna solan Emine ve Hasanın hikayesiydi.
Kayıt Tarihi : 25.6.2016 01:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!