Edremit Ovası dağlar eteği
Sebzenin meyvenin cennet biteği
Bin pınarlı İda Körfeze nazır
Kazdağda şah kartal uçuşa hazır
Kazdağın rüzgârı gayet sert olur
Efesi zeybeği bundan mert olur
Endemik Göknarı bağrını süsler
Kurdu kuşu gizler ormanda besler
Çağıl çağıl sular yarlardan akar
Sarıkız yayladan ovaya bakar
Katı eder dağlar insanı katı
Rüzgâra âşinâ yolların çatı
Yörükler Türkmenler Rumlar derilir
Edremitte pazar erken kurulur
Zeytinli Köyüdür Hasanın köyü
Zeytinden geçimi asırlar boyu
Bahçıvandı Hasan işe giderdi
Mecbur kalır ise yün de diderdi
Rüzgârın Kızıdır sanki Emine
Yaylada yaşayan konmaz zemine
Hasan Emineyi pazarda görür
Usul boylu kıza gönlünü verir
Emine bal taşır Hasan da bostan
Böyle başlar bu aşk dillere destan
Az konuşur çokça bakışırlardı
Yola koyulunca yakışırlardı
Hasan ovalıydı Emine dağlı
Gençler birbirine gönülden bağlı
Hasan bir gün der ki bu böyle gitmez
Her hafta bu hasret çekmekle bitmez
Büyüklere gidip divan duralım
Bir çare bulsunlar yuva kuralım
Emine kız der ki Kıyamam sana
Kulak ver de dinle Hasanım bana
Ocağın babasız anan yaşlıdır
İşin gücün köyde yarım başlıdır
Mekanımız dağlar yöremiz farklı
Evimiz kıl çadır töremiz farklı
Halı kilim bizde ince nakıştır
Obamızın yolu çetin yokuştur
Ben ovayı bilmem sen de obayı
Koyun güdemezsin giyip abayı
Burda çektiğimiz hasretlik olsun
Gel Hasan sevdamız mahşere kalsın
Israr eder Hasan sensiz duramam
Sen yoksan içinde hayal kuramam
Ben anama nerde olsa bakarım
Kör komam ocağı ateş yakarım
Eminem ben sensiz nasıl ederim
Çıkar yaylanıza koyun güderim
Ben verdiğim sözü namus bilirim
Nerde pes edersem orda ölürüm
Emine aşkına al yazma verir
Vakit geç olmuştur yoluna yürür
Anaya ataya durum sorulur
Hasan sınanacak karar verilir
Hasanın sınavı tuzdan olacak
Tuz gelmezse şayet kızdan olacak
Kırk okka has tuzla çıkabilirse
Sağ sâlim obaya yıkabilirse
Obada töreye karşı gelinmez
Nedir tuzdan murat o gün bilinmez
Emine gelince kavil yerine
Bildirir bu şartı gönül erine
Yüklenir sırtına kırk okka tuzu
Ancak böyle alır sevdiği kızı
Önünde Emine uzun yol yürür
Hasan terledikçe yükü de erir
Tuz acısı olur yarayı basan
Sığınır Rabbine ovalı Hasan
Gittikçe tükenir dizinde derman
Durmak yok bu yolda böyledir ferman
Yansa sırtı tuzdan dağdan inemez
Hasan bu utançla köye dönemez
Biraz soluksansa kendine gelir
Emine kız buna hep engel olur
Çünkü bu sınavdır hile katılmaz
Tuz torbası asla yere atılmaz
Ne yapsa olmuyor artık edemez
Anlaşıldı Hasan yola gidemez
Başını taşlara vururken dere
Gökbüvette tuzu bırakır yere
Emine torbayı alır sırtına
Uymamıştır Hasan töre şartına
Emine öfkeyle epey yol alır
Hasan oracıkta yığılır kalır
Varır obasına yalnız başına
İndirir yükünü binek taşına
Namus bilir Hasan verdiği sözü
Emine gidince kararır gözü
Bir ses yankılanır haydi hoşçakal
Eminem çınardan yazmamızı al
Yüceden engine çağlayan suya
Bırakır kendini söz hükmü bu ya
Bu sesi duyunca çöker Emine
Kanlı gözyaşları döker Emine
Emine ah çeker içten derinden
Kahreder feleğe geçer serinden
Dinlemez anayı hem de babayı
Geride bırakır gider obayı
Hasansız Emine çılgındır artık
Dünyada umutsuz yılgındır artık
Al yazmayı görür çınar dalında
İner suya alır koklar kolunda
Anlaşılır Hasan suya gitmiştir
Emine kız için hayat bitmiştir
Çınar dallarından birine basar
Armağan yazmayla kendini asar
Delicoş Gökbüvet habersiz çağlar
Anne baba kardeş çaresiz ağlar
Çınarı görenin yüreği yanar
Emineçınarı olur o çınar
Kekik kokusudur Emine gayrı
Ak köpüklü sudan düşse de ayrı
Canlar tenlerinden burda soğuldu
Gökbüvete dendi Hasanboğuldu
Ovada obada olay duyulur
Dilden dile destan böyle yayılır
Bu ölümsüz sevda mahşeri bekler
Kazdağ âşıkları bağrında saklar
Kayıt Tarihi : 5.8.2011 00:14:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Turhan Şahin](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/08/05/hasan-boguldu-4.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!