443 gün...
Hasret zirveye ulaştı, özlem dorukta
Nice yaşlı göz, yanık gönül bekler Durakta
Sensizlik hakimdi yâr, geçtiğin her sokakta
Bakışlarının düştüğü duvarlarda aradık seni
Tüyü bitmemiş yetimin hakkı yetmedi onlara; yetimi de yediler...
Kuzuyu hiçbir zaman kurda emanet etmediler; kendileri yediler...
Adaletten her daim dem vuranlar; Ömer'i de yediler...
Ölü, cansız kelimelere ruh içirdi
Vücutsuz manaları bedene geçirdi
Bir ihtimal bizler onu bir gün anlarız diye
Bir gömlek biçtirdiler Avrupa'ya bana
Bin yıllık Anadoluyum nasıl sığarım ona
İncitti evladım Abdülhamid'i Fatih'i Alparslanı
İncitiyor bağrıma bastığım nice Er doğanı
Adına medeniyet dedikleri gözü kör kulağı sağır vahşet
Akdeniz kendimi gördüm sende ben
Nâmümkün sevdalara gönül vermişsin
Benim gibi aklını yitirmişsin sen
Sabahsız geceleri hep sevmişsin
Bilmem ki neden ay yıldızlı bayrağım
Yaş dolar gözlerime görünce seni
Yüreğim titrer, Cuyûş eder duygularım
Her yanım kuvvet bulur görünce seni
Cami yaptıracağım diye başlar söze
Ne gösterişler, ne riyalar saklamış öze
Süreç ilerleyip bunlar inkişaf olunca size
Adamdan bıkarsınız, hayrından bıkarsınız
Yaptığı gösteriş sığmaz ne geceye ne gündüze
Bir hayalimiz var Allah'ım!
Bunu gerçekleştirmeye senin gücün yeter...
Gökyüzünden ebabil kuşlarını beklemiyoruz Allah'ım!
Öksüz bırakılmış hep, üstü başı baya kirliydi
Meskeni yurdu harâbeler, çöplüklerin dibiydi
Haline bir ağlayanı yoktu, seveni az belliydi
Termal istasyonlarında bizim mescitler
Orta katlar olmaz ki, sınıf için gerekliydi
Kuzu postuna bürünmüş kurt yok bu dönemde!
Kurt da belli kuzu da
İt de belli tazı da
Culuk'u da tanırız kazı da
Ne var ki ismiyle hitap edemiyoruz...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!