Masa üstünde tüfengim
Boş paketim, boş kovanlarım
Elimde ezdiğim son sigaram..
Karşı pencerede asılı hayalim
Kahkahalar atmak geçiyor içimden
Haykırmak: Bu adam ben miyim?
Etme canım etme
Öyle çekilip öyle kahretme
Gelecek günler var peş peşe
Kışı avutan zaman bahara gebe.
Elbet gösterecek yüzünü nazlanan güneş
Haricindeydi yüreğim
Tatmadığım hissiyatların haricinde
Gözlerin gözlerime değmeden önce..
Perde perde doğan güneş gibi
Usul usul süzülen kuğu gibi
Ay gibi düştün düşlerime..
Puslu bir kasım sabahında tanıştım toprak evlerinle
Gökyüzün ağlamaklı, ince bir rüzgar yüzümde
Aha bürünmüş asırlık yüreğinle
Sen ey Diyarbakır! gözyaşlarınla karşıladın beni
Sakız satan çocukların tuttu önce ellerimden
Saat sabahın dört buçuğunda
Tan ağırmadan, güneş doğmadan
Dalgalar martıları uyandırmadan
Bir gemi kalkacak bu limandan
Yetiş son yolcu
Son gemiyi kaçırmadan
Bir garip yolcuyum bu handa
Zulamda bir tutam acı
Bir avuç hüsran azığımda
Sırtımda ağır bir yük
Gam dolu heybem omzumda
Horasandan çıktım yola..
Ey ölüm, biz seni bizden uzak bilirdik
Oysa ne çok tanışır olduk seninle
Kaç bahar kaldı söyle
Kaç ihtimal sonra seninle..
Hayallerimiz vardı yarına dair
Küçük başlangıçlarla yelken açmaktır hayat.
Hedefe ulaşma gayesiyle
birbirine girmiş binlerce olguyu ayıklama çabasıdır.
Hiç olmayanı oldurmaktır bazen
Bazen hiç olmaktır..
Haksa hak, özgürlükse özgürlük
Sonuna kadar arkasındayım.
Özüne, kültürüne bağlılıksa onda da varım.
Sağım da benim solum da benim
Birinden biri olmasa yarım kalırım.
Ben ancak sağım ve solumla benim..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!