Oğlum Ömere ithaf...
Biliyorum yaşaracak boncuk boncuk gözlerin
Hüzün yüreğine otağ kuracak
İnkisara yaslanırken o minicik yüreğin
Dilinde bin sitem yankılanacak
Seni andım vakit geç, bilmem kaçı gecenin
Gözümde karanlığın raksettiği andır bu
Varsın saçlarımda beyazlıklar kol gezsin
Hayat eskisin alnımda çizgi çizgi
Acılar sofrasıdır bende geceler
Hasretler, sancılar üst üste gelir
Bugün bütün şiirlerimi yakıyorum
Senin doğduğun günde yazdıklarımı
Ve sana, adına yazdıklarımı da
Bugün bütün şiirlerimi yakıyorum
Sana dair tüm umutlarımı da
Bir İstanbul akşamında
Haliç’in yeşil sularına dalıp gitmekti mutluluk
Galata’da bir miktar olta atmak,
balık tutmaktı
ama tuttuğumuz balıkları denize atmaktı
Bekle Gülüm
Bir sabah seherle aç kapını
Yıldızları dökülmüş gökyüzünün
Maviliğinde kovala hayallerini
Güllere dokun
Üzerine çiğ yağmış çiçekleri gözle
Dinle beni az gelişmiş şehir güzeli
Sevmek küçük çaplı bir eylem
Aşk ihtilaldir
Bir bakıştır önceleri sessiz, isimsiz
Çok geçmeden baskına dönüşür karşılaşmalar
Farzet sıradan bir tesadüftü karşılaşmamız
Ne ben seni bilerek gördüm,
ne de sen beni farzet
Bu şehir, bu buzul kent, hiç yoktu,
hiç var olmadı
Saçaklarından düşen buz parçaları yüreğime düşmedi farzet
Kızıl bir gurup vakti dağların ardından gel
Güneş henüz gündüze veda etmemiş olsun
İçimi hafakanlar, sancılar basmadan gel
Yalnızlık canıma tak etmemiş olsun
Bilirim uzaklarda, bir ıssız seferdeyim
En olunmaz yerinde gecenin
İçimde depreşme Şehir Güzeli
Ben söküp attım yüreğimde sana ait ne varsa
Şimdi damdan düşer gibi içime düşme Şehir Güzeli
Daha toyum yaşım henüz on sekiz
Araya kader girdi dinle şehla bakışlım
Zaman muttasıl uykuları çevirdi üstümüze
Gulyabani akşamlar zindan ederken ufku
Vuslat mahşere kaldı
Ne sen ne de ben devirdim
Kader örseledi boşluğu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!