Ey HARPUT’u dört bir yanından saran kabristan,
Kabristandan ziyade viran bir kabri insan.
*
Bir Harput ki burası bin yıllık bir ilmi var,
Her yüzü ayrı ayrı, iki farklı bir diyar.
*
Bir efsunlu yer ki, her bir vakitte gelen var,
Bakın içlerinde ne gün görmemiş, canlar var.
*
Kim kazdı bu mezarı, kime kazdı bilinmez,
Bilinen tek şey var ki, gidenler geri gelmez.
*
Her gece sabaha dek ne ağıtlar yakarlar,
Öylece Elaziz'e mahzun mahzun bakarlar.
*
Omuzlar üzerinde bakın yine bir tabut,
Merhabalar ey kabri insan, merhaba HARPUT.
*
Hayatın dönemeci Harput’ta Kayabaşı,
Bir ömrün özetidir köhne bir mezar taşı.
- II -
Omuzlardan omuzlara geçerken tabut,
Bir baktık ki gözlerden kayboluvermiş HARPUT.
*
İnce bir yoldan geçtik, sağı solu mezarlık,
Her kabirde bir fidan, oluvermiş ormanlık.
*
Mezar taşları sanki yazılmamış bir roman,
Hepside hüzün dolu, duygu yüklü bir dram
*
Hele biri vardı ki, henüz yirmi yaşında,
Koca değirmen taşı, dönüverdi başımda.
*
Önde bir yol ayrımı, döndük sağdaki yoldan,
Kabirler sardı bizi, adeta üç beş koldan.
*
Burada akılda yok, ne can ve nede canan,
Nice canlardan müteşekkil, olmuş kabristan.
*
Yürürken hep birlikte, taşların arasında,
Bir kaç isim belirdi, ateş gibi karşımda.
*
Daha dün beraberdik, birlikte el, eleydik,
Kimimiz konakladık, kimimiz göç eyledik.
*
Düşe kalka geldim, öz kardeşimin başına,
İki damla gözyaşım düşüverdi taşına.
*
Ağlamak istedim, boğazımda bir kör düğüm,
İki ayrı dünyaydı bu Harput ’ta gördüğüm.
*
Biraz daha yürüdük, işte bura dediler,
Kazılmış bir mezara bir beden defnettiler.
*
Artık elden ele dolaşmıyordu o tabut,
Elveda ey KABRİ İNSAN elveda ey HARPUT.
- III -
Dönerken kabristandan, yeniden Kayabaşı,
Karıştı bir birine, hıçkırıkla, gözyaşı.
*
Önümüzde Elaziz, cıvıl cıvıl kaynarken,
Bir düğün geçti önden, hane halkı ağlarken.
*
Demek ki kural buymuş, kader ağın örecek,
Kimileri ağlarken, kimileri gülecek.
*
İnsanoğlu bu işte, etten kemikten maruf,
Doğacak, yaşayacak, sonucunda ölecek.
*
Dönüldü kabristandan, vakit akşama yakın
Duyup işiten koştu, gelenler akın akın.
*
Yarım asır yaşadı merhum dertle, kederle
Sonunda yenik düştü kalp denilen bir derde.
*
Üç günden fazla sürdü akın akın gelenler,
Evde hizmet ediyor, çocuklarla gelinler.
- IV -
Derken yavaş yavaş acılar da yavaşladı,
Daha dördüncü günü paylaşımlar başladı.
*
O gün bir aradaydı torun, oğlan, gelin, kız,
Hane fazla sakindi asude ve de ıssız.
*
Daha dün ağlayanlar bu günse gülüyordu,
Hane halkı tek vücut malları bölüyordu.
*
Beşinci gün sabahı, ne şiş yanmış ne kebap,
Dün bir yurt olan hane bu gün ise bir harap.
*
Bir olup yaptırdılar sade bir mezar taşı,
Hanımına bağlandı rahmetlinin maaşı.
*
Bir varmış, bir de yokmuş varla yok arasında,
Sade bir taş diktiler rahmetlinin başına.
*
Kırkına varılmadan anmadılar adını,
Hazat mezat sattılar elde kalan malını.
*
Zaten çoktan beri yemeye başlamışlardı,
Karıncalar canını, kalanlarsa malını.
***///***
Mehmet Şükrü Baş - Elazığ
Kayıt Tarihi : 11.7.2013 22:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
1) …Bu şiir çok saygı duyduğum bir dostumun vefatı sonucu kaleme alınmıştır. Şiirin ana kaynağı Harput Kayabaşı’nda geçerken "Hayatın dönemeci Harput’ta Kayabaşı, Bir ömrün özetidir köhne bir mezar taşı." Dizeleriyle başlamış, Şiir dört bölümde ele alınmıştır. Cenazenin Harput’a götürülüşü, Defnedilişi, Dönüş Ve Taziye Şeklinde yorumlanmıştır. Cümlesinin mekânı cennet ruhu şad olsun. ** 2) …14’lük hece vezni ile yazılan bu şiirin bazı kıtaları uyumun sağlanması bakımından bilinerek 13 hece vezninde bırakılmıştır. Umarım okuyucularım tarafından bu husus eksiklik olarak kabul görmez. ***///*** Mehmet Şükrü Baş - Elazığ
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!