1981 yılında askerlik görevimi bitirdikten sonra Huğlu av tüfekleri fabrikasına torna tezgah operatörü olarak işe başladım ve o yılın baharında eşim Vahide hanımla evlendim, köyümde ikamet edip 10 km mesafesi olan Huğlu’ya her gün bisikletle gidip geliyordum.
Sonbahar, köyün deyimiyle güze kadar köyde kalmamız gerekiyordu , artık köyün iş mevsimi başlamıştı, köy demek iş demekti , işler ardı ardına birbirini kovalar, bu sebepten dolayı hemen eşimi alıp Huğlu’ya yerleşmek köylümüzce ayıplanan bir davranış olarak görülürdü.
Ben de bu yüzden köyde kalıp her gün işe gidip geliyor, eşim de her türlü köy işlerinde babamlara yardımcı oluyordu.
Yaz mevsimi gelmiş, harman zamanı başlamıştı, köyümüz bir dağ köyü olduğu için çok tarıma elverişli arazi yok amma kır, bayır demeden her yer karasabanla ekilir ve orakla biçilir önce tarlalara yığınlar halinde istif edilir bütün ekin biçme işi bittikten sonra kağnılarla köyümüzde bulunan harman yerine taşınırdı.
Ben de sap çekme işine yardım etmek için izin alıp babama yardım ediyordum.
Bir akşam yemeği yedikten sonra babam oğlum yarın 5 km uzaklıkta bulunan Borboğazındaki tarlaya gidelim , güneş doğmadan bir sefer yapalım öküzler sıcağa kalmasın çok yorulurlar dedi , ben de tamam baba dedim ve babam erkenden yattı, biz annem, eşim ve kardeşlerim biraz geç yattık,
yeni uykuya dalmıştım ki babamın kapımı çalarak oğlum demesiyle uyandım, kolumdaki saate baktım saat gece 24 ü gösteriyordu ve buyur baba diyerek cevap verdim, oğlum hadi öküzleri koş geç kalmayalım dedi, babam kalkınca saate bile bakmamış sanki sabah yaklaşmış zannediyormuş, ben vakti bildiğim halde tamam baba demekten başka bir şey söylemedim çünkü biz öyle büyümüştük babamıza karşı hiçbir şey itiraz edemez, babamızın yanında ayağımızı uzatıp oturamazdık bile, babam namaz için camiye gittiğinde çok sevinirdik, ancak o zaman rahat hareket edebiliyorduk, annemizin yanında durum başkaydı.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Ve insanlar ne kadar mutluydu.
Tebrikler değerli hocam
Tşk ederim hocam Allah razı olsun yüreğiniz dert görmesin
Sonsuz saygılarımla
Gerçek hayat
"Anadolu köyü", köylüsü bu işte!
Ataya saygı
İtaat
Çalışkanlıkta ölçü de bu...
İlgiyle okudum
Tebrikler Hayrullah Bey..
Çok teşekkür hocam Allah razı olsun yüreğiniz dert görmesin sağolun varolun
Sonsuz saygılarımla
Sayfamı ziyaret eden yorum yapan beğeni atan tüm şair arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim
Sonsuz saygılarımla
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta