Harman (Beldenat) Şiiri - İbrahim Çelikli

İbrahim Çelikli
1151

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Harman (Beldenat)

deste yerindeki başakları toplamayla
başlar çitçiliğimiz
bu yüzden, ekmeğin kadrini biliriz
yeriz yere düşse de, kırıntı
kuru, hatta bayat olsa da...

tarlada ekin iken yolunup deste edilen
gevresin diye yığın edilen destelerden
dışarıda kalan başakları derilen
kağnılara sarılır yeniden

beldenatla yığın kağnıya sarılır
urgan eğeyfle sıkıştırılır,
urganı arkasından geçirip,
sağ ayakla yençtin mi,
eğeyften sıyrılır ip

ova tarlalarından yığınların
bir-kaçı birden sallı sarılan kağnılarla alınır
Çataltepeden, Bel’den alınacaksa yığın
birkaç kağnıda kaldırmak göze alınır

beldanat vermek, sap sarmak, kağnı indirmek
her babayiğidin harcı değildir
sap sarılı kağnı
dar, dik, bayır, taşlı, yolaklı, becek
yollardan geçecektir.

uzun bir gıcırtı,
taştan seker kağnı,
bazen sarılı sap yuğardı öküzleri,
yukarıda kalan kanatlara
bardak gibi asılmamız da
çoğu zaman işe yaramaz
aştığı da olurdu hani

aşan sap bir kağnıda kalkmaz,
yol kıyılarındaki çalılar, ağaçlar
sap kağnısını tarar
çalabildiğini çalar.

eee çilesi olacak biraz
nasıl olurdu unu
Gölyerinin, Yeldeğirmeninin
nasıl olurdu bulguru
Çataltepe buğdayının
dadına doyulmaz

kağnı harman yerine gelir
tekerleklerin arkası önü taşlanır
zelveler çekilir
dinlendiriğe alınır kağnı,

öküzler salınıp,
urganlar çözülür, toplanır
var güçle bir anda
ıramas kaldırılıp
kağnı kanatları boşaltılır

bir cağıştıyla, serilir
ekin harman yerine
deste, deste düşer
orta tahta itilerek geriye
yeniden boyunduruktaki yerine geçer
öküzler ve zelveler,
sabitleyen taştan kurtulur tekerlekler
ve
başlar yeni bir sefer...
“-ho! oğlum” der rençber

kendi işlerinin başına döner,
komşu harmanlardan gelip
yardım edenler
kalaylı bakır taslarda su getirenler
bağrından indirip elini
“-afiyet ossun” der
alıp taslarını geri dönerler.

yola koyulur kağnı kendi kendine
adam, kanatların önünde,
oturup sol ayağının üstüne
öküzlerin hemen gerisinde
şapkasının altında çevre
elinde övendire
“-ho! bobam” der yine

“kalktı göç eyledi Avşar elleri
ağır ağır giden eller bizimdir
arab atlar yakın eyler ırağı
yüce dağdan aşan yollar bizimdir”

sağ ayağını sallamakta
söylediği türküye tempo tutmakta
'-çilenger attım bağa
vardı değdi yaprağa
kız ben seni almazsam
girmen gara toğrağa'

bu çilenger ne acaba
bağa niye atılmakta
soramazdım, cızırtı yapmamak adına
babam biraz daha coşardı

“gel gönül seninle,
muhabbet edelim
araya kimseyi alma sen gönül
ya benim kimim var,
kime yalvarayım
kaldır yarendeki karayı gönül

bir yar için
gül benzini soldurma
halden bilmeyene halin bildirme
tabib olmayana
yaren sardırma
sonra azdırırsın yarayı gönül

solmazsa dünyada,
güzeller solmaz
bu dünya fanidir kimseye kalmaz
yalan-dolan ile
tabiblik olmaz
sonra azdırırsın yarayı gönül”

yol boyunca uzak-yakın herkese
selam verilir, “-golay gele, golay gele”
hele insanlar taneyle meşgulse
“-bereketli ossuuun,
bereketli ossun”

ve herkes
dileklerdenden,
selamdan
görüşmekten
memnun
güleç
hesapsız
candan
“-u(ğu) rlar ola, u(ğu) rlar ola”
kıvanç duyuracak haber;
baş, sağ el ya da kısaca sesle
alınan cevaptan sevinçle
“-hadi hayırlısı”

İbrahim Çelikli
Kayıt Tarihi : 22.12.2006 12:36:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Çelikli