Hariciye Koğuşunda Gitmeler Şiiri - Dura ...

Duran Çam
36

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Hariciye Koğuşunda Gitmeler

Uzun ve kıvrımlı yolları basan sis
Bizi de bir şekilde almış içine....
Öykülerde bile betimlemesi yapılmayan,
İçine 'acaba' diye bir korkunun,
Belki bir şiir dizesi düşüne benzeyen,
Belki de senin hiç anımsamayıp,
Ahhh ulan hepsi başının altından çıktı diyen....
Uzun ama kısa yüreklerin doluştuğu öykü.......
Ne benim anlayabildiğim,
Ne de senin anlatabildiğin...
Yada, kimsenin bir şey anlatamadığı...........

Deniz kenarlarındaki banklarda kazınan,
Aynı dimağların zenginliğiyle kırık kalemlerin,
Dökük yüreklerle yazılan bir öykü bu.......
Adamlığın sorgulanıp,
İnsanlığın adam edilmeye çalışıldığı,
Ama bir insanın insanlıktan çıktığı bir öykü.....

Hatırlıyorum dedemle piknik yaptığımız,
Kuru ekmek yediğimiz günleri,
Belki de, bir çocuk için ilk kez adamlığa,
Adam gibi insanlığa adımın atıldığı günler....
Belkide, bir dedem bir ben özleriz o günleri..
Gerisi zaten anlamaz, neyi nasıl özlediğimizi...

Hayatın tüm çıplaklığına karşın,
Benim çıplak kalmam sorgulanır olmuşsa,
Yada, ben diye başlayan bir anlatma,
Bir yermeye cevap verme,
Yada kaybedilen patıkalardaki bir sevdayı,
Bir kuşun kanadındaki tüyü...
Bazen bir dağın karlı yüzündeki toprağı
Bazen bir öyküdeki kaval çalan çobanı....
Yada,
Yada dediğim gibi,
Ne benim anlatabildiğim
Ne de senin anlayabildiğin,
Kimsenin anlamak istemediği aslında....
...Uzunnn bir sessizliğin ortasında..
Derriinn bir çığlıkkk....
Kimsenin duymak istemediği.........

Memleket diye başlayan,
Bİr yanı vatanım diye devam eden,
Ve bir yanı hiç olmayan halkımın,
Dur duraksız, hecesiz ve ölçüsüz
Ve dağınık yaşamın içinde çelişki....
Neyi özlüyoruz,
Yada neyi özlememiz gerektiğini,
Kimse bilmiyor...
Neyi kaybettik de arıyoruz,
Onuda bilmiyoruz,
Bir koşturmaca içinde,
küçük bir öykü gibi duruyor yaşamımız,
Bunu sende
Bizde biliyoruz..........

Hani neye üzülüyorum derseniz,
Bir yaşantımız vardı,
Şöyle dolu dizgin,
Deyytttt breeee kefereler diye,
Dolu dizgin at üzerinde bir adam,
Yalın kılıç mızrakların ortasında cenkte,
Ve Sakaryada asi nehir üzerinde bir yörük,
İzmirde bir bayrak,
İstanbulda bir şiirsel yaşam...
Kız kulesinde bir öykü...
Zengin ülkemin,
Zengin yaşamlarını heralde...
Özlüyor insan... yalın ve yanık da olsa...

Hani bir ülkeninde şairleri varsa,
Yada yazarları,
Yada sevdalıları,
İşte ülkeyi anlatan, Toprağı anlatan,
Sevdayı anlatan,
Ekonominin trendlerini, arz talep eğrilerini,
Piyasa daralmalarını, Adam smith teorilerini,
Ama şiirsel bana anlatan,
Bize ve kızıma, yarime, yarenime anlatan,
Birde şairleri varsa ülkemin,
Bana, Konyayı anlatan, Çukur ovayı anlatan
Ama, bunun ötesinde, adam olan....
Satmayan satılmayan şairleri varsa...
Anlamadığım öykülere aşık olurum heralde...
Ya yoksa, düşenemiyorum bile...
Yalın kılıç şairlik olmuyor bizde....
Yada kılıca geçirilmiş duygular,
Kanatamıyor kılıçtan başkasını......

Duygu yüklü gemilerin içinde kaçağım...
Yakalanmam an meselesi,
İhbar edilme olasılığım yüksek,
Yaşama bağlılığımı bir şeye borçluyum....
Halen seviyorum...
Seni bir güz yaprağının,
Sondüşen güz yaprağının altında düşlüyorum...
Bu evrende bütün düşen yaprakların altında,
Hepsine şahit oluyor ve hepsinin düşünü,
Düşüşünü izliyorum.....
O düşen yaprağı görürsen,
Kaldır ve bak altına....
Orda seni saklıyorum...

Duran Çam
Kayıt Tarihi : 28.10.2006 13:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Duran Çam