Gökyüzünün kasvetli havasında
Güneş batarken tepeden
Ay kırarken kızıl kelepçeyi
İki üç harami
Geceye ve sabaha gardiyan oluyorlardı
En eskisinden en yenisine
En iyisinden en kötüsüne
Çizgiler çiziyorlardı adeta
Ben kaçıyordum
Kim olduklarını arıyan
Altı yedi muhafızdan
Zifiri labirentlerden
Issız sokaklara
Mızrağını çekmiş silahşörler gibi
İzlemeye başlıyordum şehri
Karanlık soluğuma işliyordu
Çetrefilli caddelerde
Ve pençeler atılıyordu
Umuttan yoksun yüzüme
Fakir düşüyordum harami kaldırımlarına
Herşey yakından uzaklaşıyordu
Mendebur şehirde
Ve ben hala bulamıyordum
Kim olduğumu?
Küçük çocuğun satılan mendili oluyordum
Kışın getirdiği karda
Ve başka bir kasiyerin
Saygısız azarlaması oluyordum
Mavi üstüme çöküyordu
Haramileşmemeyi deniyordum
Bir taraftan öbür tarafa
Öncesinden sonrasına
Yolculuklar başlıyordu
Deniz hafiften mırıldanıyordu
Ben kim olduklarını biliyordum
Limanlar firarilerle doluydu
Kimliksiz akşamlarda
Karanlık elçileri her tarafta
Gök maviden uzakta
Haramileşmemeyi deniyordum
Haramileşmemeyi
03.01.2014 22:48
Fatih Furkan TutarKayıt Tarihi : 4.1.2014 10:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!