Sara nöbeti galiba
Gardiyan, gardiyan! Pat küt tak… tak …. Tak…
Sesler bağrışmalar ve beton zemin üzerinde olta iğnesine takmaya çalıştığınız bir solucan gibi kıvrım kıvrım kıvranan küçücük cılız bir beden.
Ağzında köpükler
Tırnakları işkencede sökülmemiş olsa kanayacak avuç içleri
Kasılan açılan debelenen bir zavallı kelebek.
26 yaşımdayım
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
İpekcik inşallah huzur içindedir şimdi.
Kaleminize yüreğinize sağlık.
Hayatın acı gerçekleri yansıtan bir kesitiydi Tamay hanımın usta kaleminden bize aktardığı hüzünle içimize dolan yazısı.
tam puanla
Memleketin manzaraları net oluyor duvarlar arasında.
'Kocaman kocaman
yalınç bir beliriş veriyor.
Duvarlar tamah;
içindeki duygularla azman
Yer yuvar hava tavan
dam çizer üzerinize.'
Nefis bir kalem nefis bir göndermeler içi drama söylenişler. Bir gönül bahçesi ile bir hapisane portresi ne kadarda benzeşide benzeşmezler değil mi?
Erdemle...
Bu nedir ? Bir öykü-şiir mi..Evet yeni ,alışılmadık bir tarzı deniyorsunuz. Çevremizde öyle olaylar oluyor ki,onları anlatmak,kendi gözlerimizle, duygusal algılarımızla anlatmak isteriz. siz işi bayağı şiirleştiriyorsunuz..Ve sonuç melodramik bir hal alıyor.. Ve bu tarz anlatımlarınız sürüyor. Çok ilginç ve bazen yürek yakıcı..Ama hayat bu. (ERCEY)
OFFFF ÇOK HÜZÜNLÜYDÜ İÇİM ACIDI GÖZLERİM DOLDU DAYANAMADIM VA AĞLADIM...BAŞKA DA BİR ŞEY DİYEMİYCEM...
YÜREĞİNE KALEMİNE SAĞLIK SEVGİLİ TAMAY...
PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER...SEVGİLERİMLE...
bir devirdi...hayır bitmedi...azgın zebaniler devri yani hala devam eden... ipek yüreklerini kalemden dökenlerin coşkun şarkılar söyledikleri, romanlar, şiirler yazıp tuvallere umutlarını nakış nakış işleyip, yaşama sundukları, şirin bir çocuk gülücüğü tadında yaşamı yeniden yaratmaya çalışmaktı...bu seferlik olmasa da, göçüşüne idamlar bile geç kalmışken yani ipeğin, yarın mutlaka.....
iki damla eşliğinde, yürek derinliğimden kutluyorum
saygılar efendim
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta