Kapılar nobran ve sanrılı demir,
Duvarlar ölülerini saçmış kabir,
Gardiyan şedîd ve hûnefşân
Yalnız gecelerdir bu mezarda huzurfeşân
Uykusuz gölgeler gibi doluyor hücreme deniz düşleri,
Cinnetin ve zulmetin bağrında kıvranırken
Dalgalanıyor çocukluğumun kuş tüyü sesleri
Hapiste bile kloş etekli deniz,
Bir mezarın içinden çağırır beni
Kucaklar ruhumu dalgaların ölümsüz tenleri
Her gece bir hatıra kurşuna dizilir
Her iskele, biraz yara
Her mendirek, biraz ölümdür burada
Bu dipsiz,
Bu ufuksuz,
Bu zorba zindanlarda
Hayatımı ateşe mi, denize mi, toprağa mı vereyim ey gece?
Bir mihrak gibi yakıyor bu uyumayan bir gece
Sen ki uykusuzluğun kefeni,
Bütün ölülerin alnına sürülmüş katran
Suretinden ölüler, sîretinden sürüler saçan
Ne sabahı getirirsin
Ne karanlığı dindirirsin
Her demir kapının önünde
Bir mezar taşı gibi dikilirsin
Mavi kadifeden keder,
Taş duvarlara gömülü gölgeler
Eflatun atlastan uzlet,
Gümüşî ipekliden hasret
Prangalı puslu camlarda nice yalnızlıklar tüter
Koridorlarda heretik adımlar yankılanır,
Her adımda bir çocuk boynunu büker
Paslı kapı sürgüleri, çağların çığlıklarını taşır
Kinle kapanan her kapı darbesiyle
Bir değil bin hayat mezara düşer
Paslı demirlerde müphem rüyalar ağlar,
Solgun mum ışığı gölgesinde hıçkırıklar,
Ölüler dehlizinde yankılanır iç çekişler,
Kırık ve sefil bir aynada ölüm rengi gözler
Ve her nefes yarım
Her dudakta kapısı kilitli asırlar
Her bakışta melâl
Betona düşen çekirgeden medet umar
Dudaklarında kadim ağıtlardan boğuk fısıltılar
Duvarlar ölümlerin gümüşünden
Ve ânen fe ânen
Örülür her dem dipdiri matemden
Her çatlakta cefa ender cefâ
Gölgelerden kan damlıyor filisterde sefâ
Kayıp bir milletin düşen gölgesi;
ve ben yayı gözyaşından bir viyol gibi,
o gölgenin altında nefesimi sayarım,
Azrail’e hasret, ölüme beste yaparım
Makbere sızan bir mürekkep gibi
Gültekin Avcı
İzmir, 2017
Kayıt Tarihi : 26.8.2025 15:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)