Çağırıcılar birkaç basamaklık yükseklikten ahaliye seslenip, sapkınlığı hakka ve erdeme çağırdığında, öfke kustular, bir eli balda olanlar! Hakir suratlar iftira sempozyumları, bulaşıcı hastalık karantinaları ve envai çeşit karalama kampanyaları düzenlediler, dirilişin (güya) önünü kesmek için kandan irinden soluyarak.
Teline dokundu diye iffetin, bir şehrin altını üstüne getiren iman gücü, efkarın şuuru uykudaydı zahir. Hani o akıncı, öncü birliklerin ardından muharip güçleri ile atlı ve yaya binlerce kilometrelik yolları aşıp da küfrün belini kıran, hanif soylular ve şuur adaleti? Sormadan edemiyorum; Şu “üstüne ölü toprağı serpilmiş” vaziyet, gazap mıdır ya Rabb? ..
Elbette, saltanat düşkünlüğü kıran kırana bir mücadele iki taraf arasında ancak üçüncü tarafa yani ortada ezilenlere zulmü reva görür. Sessiz çoğunluk mu? Gülmek isterdim bu deyime, bu klişe söyleme ki, zira artık özdeyişler bile samimiyetsiz, düşünceden, emekten terden yoksun, haybeye, menfaatine dönük kullanılıyor. “Emr-i bi-l-maruf” (iyilikle emretmek) kasıtlı tevessüllere mastar edilmiş, inanç ve örf alışkanlıklara göre tevsik edilir halde. Allah’a kul, Resulüne ümmet olma inadından vazgeçtiğin sayhada onlardan tarafsın. “Ben mi düzelteceğim? ” dediğin anda batıla, bozulmaya, küfre ve isyana açık kapı bırakmışındır, kesin..
Nasıl buğz (uzak durmak, sevmeme) edilir ya? Şerden uzak durmak onu hoş görmemekle, ona şöyle yada böyle muhabbet etmemekle, dahası onunla (o günah mesabesinde) aynı havayı teneffüs etmemekle, ona keyfiyetinden, inisiyatifinden imkan vermemekle mümkün olur ki, oda biliyorsunuz imanın en zayıf mertebesindendir denir. Anlaşılan adaleti, huzuru ve refahı hak etmek öyle kaderci deyimlerin arkasına sığınıp bekleyerek, (sözüm ona) samimiyetsiz tevekkülle, emeksiz, gayretsiz ve terlemeden, hüsuf-küsuf namazları kılmadan pek mümkün olmuyor..
Gitgide büyüyen karanlıklarla
Ne zaman sevdiysem kavruldu tenim
Bir ateşin açtığı yanıklarla
Sabahı olmazdı çok gecelerin
Biz, sizin kast ettiğiniz biz, Allah'ın düşmanlarına dost olmayanlarız!
İnsanları sömürmek ve aldatmak, (zan ve iftiranız) hangi gerçekten esinlenerek ortaya konmuşsa çok merak ettim doğrusu.
İ'la-yı Kelimetullaha hakka ve adalete çağrı, nasıl 'kin, nefret, düşmanlık,kan akıyor.,' şeklinde algılanabiliyor ve bu nasıl Allaha yakınlık iddiası bunuda anlamış değilim ki, ortada bir bulanık görme veya özürlü zeka var, o ya benim yada Allah'la beraber olduğunu iddia eden (zavallı) sizsiniz..
İnsanları sömürenleri, her ne şekilde olursa olsun ve her kim olursa olsun tel'in ediyorum..
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta