Aslında ben,
hiç bir sebeb yokken,
şuracıkta, yokuşunda, yolunun en başında
ağlamak isterdim...
Öyle bir ağlamak ki,
yıkansaydı şehir tüm kirlerimden.
Ve senden benden geriye ne kaldıysa,
Sel gibi akıp gitseydi cehennemine kadar.
Ve hor bakışların benim bakışlarımda erise. Ben senin gözlerinde görebilseydim kulağımda şarkılar söyleyen kuşları.
O gözlerinin içi gülseydi de.
Bir ben ağlasaydım gene.
Ve sen gene, sevgini yüklenip, sevgimi yüklenip gitseydin yüreğimden.
Nasıl bir sevdaydı bu, ıslanmadık yerim kalmadı! Hani yağmur gibiydi sevgi,
hani sevgi yeryüzünde açan her çiçek gibiydi.
Kim bastı tek tek,
benden başka kimler ıslandı bilmem ki...
Ve yaşlandık ey kalem.
Gözlerimde bile beyazlar çoğaldı.
...
Nasıl bir yürekse bu hiçbir eskici almaz. Halbuki bunca zaman hiç aksatmadan
tik tak atmıştı...
...
Yürü, yürüyelim be gölgem!
Bakamam arkaya.
Başka arkamdan gelen var mı.
...
Şehri ıslatıyor yağmur.
Böyle olur ben ağlarsam...
Ama sen, sen üç kızımla.
Ağlamayı unuttun.
Sende hep güneş,
Bende hep yağmur.
...
Şu gökkuşağının çıkması işte bundandır...
01.05.2017
İbrahim ArslanKayıt Tarihi : 16.5.2017 09:41:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!