Hangi taşlar, hangi kan, hangi demir
Ve hangi ateşten yaratılmışız biz
Salt sis gibi görünsek de
Bizi taşa tutsalar ve başlarımız bulutlarda
Yürüyoruz diye suçlasalar da
Bir Tanrı bilir
Nasıl geçer günlerimiz, gecelerimiz
Gece ürpertici acını depreştirdiğinde, dostum,
Görüyorum nasıl açtırıyor sana kollarını yüreğin ağacı
Senin çağırdığın
Ama yıllar boyunca
Bir türlü yükseklerden inmeyen
Soylu bir Düşünce önünde:
O yükseklerde, sen aşağıda, burada
Ama özlemin gözleriyle uyanır bir gün ten
Ve bir zamanlar tek yalnızlığın ışıdığı yerde
Düşlediğin güzel bir kent gülümser
Neredeyse görüyorsundur, seni beklemektedir
Ver elini, gidelim birlikte, Şafakta zafer naraları
Her yeri uğultuya boğmadan
Ver elini – kuşlar insanların omuzlarına konup
En sonunda o kız oğlan kız Umudun
Uzak denizden yaklaşmakta olduğunu şakıyarak
Herkese duyurmadan.
Gel birlikte gidelim, dostum, varsın taşlasınlar bizi,
Varsın suçlasınlar başlarımız bulutlarda yürüyoruz
diye –
Onlar ki hiç anlamamışlardır,
Bizim hangi demir, hangi taş, hangi kan ve hangi ateşle
Yapılar ve düşler kurup türküler söylediğimizi.
Çeviri: Cevat Çapan
Odisseus ElitisKayıt Tarihi : 2.6.2015 16:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!