Hangi Soru Şiiri - Sıdıka Ateş

Sıdıka Ateş
57

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Hangi Soru

Sensizliğin hançerlediği bir takvim yaprağı daha düşüyor dalından.
Bilinmedik beşinci bir mevsimde yüreğim.
Güneşin üşüttüğü titrek ellerim.
Ne zaman ellerim ellerine kavuşacak,
Hangi zaman dilimi birleştirecek gözlerimizi
Hangi zamanki gelecek gözlerinin o sessiz,o dumanlı
O dausılalı ormanında gezineceğim…
Hangi dağın tepesinde haykırışların,
Hangi mavide saklı sözlerin,
Hangi karanlık çaldı umutlarımızı,
Hangi yalan yıktı hayallerimizle yaşattığımız yuvamızı,
Hangi hıçkırık ayırdı yollarımızı,
Ayrı şehirler mi bize layık görülendi.
Nefesinin dolaştığı şehirden beni koparan kimdi?
Bu hasretin sebebi neden bu kadar çıkışlıydı
Ve ben neden çıkmak için attığım her adımda battım.
Hangi çılgın bizim sevincimizi hüzne boğdu
Hangi dalga parçaladı sarhoş beynimizi.
Bizi bu sorgulara bu beyhude bilinmezliğe sürükleyen kimdi?
Vicdan mı,nefis mi,yürek denilen bir et parçası mı?
Hangi görmediğimiz var olduğuna inanmak zorunda olduğumuz
İnançlarımız bizi bu hale getirdi.
Hangi günaha sığındık!
Hangi sevap hangi cennet kurtaracak bizi.
.kurtuluş neydi ki huzur muydu,mutluluk muydu sanki!
Yoksa cümlelerin sonuna koyulan nokta mıydı.
Virgüller cümleleri parçaladı,
Üç noktalar bilinmez boşluklara attı.
Hangi noktalama işaretiydi sensizlikten payım olan.
Hakkım var mıydı ağlamaya…
Yaradanın bana emanet ettiği gözyaşlarını bir meçhule akıtmaya
Peki her yaptığımız,her düşüncemiz günahtıysa
Biz neden var olduk?
Yoksa bir hata mıydık.
Toprak binbir çeşit yemiş verirken
Bizi yanlışlıkla mı çıkarmıştı ki biz bu derece hata dolu mahlukatlarız.
Gözü görmeyen göze hasret,
Kolu olmayan kola hasret,
Neden hep olmayanların peşinden koştuk,
Hangi güç var olanları görmemizi engelledi.
Neden kıymet-pişmanlık denilen
İki sözcük arasında gidip geldik.
Neden zaman değerleri yok etti
Geçmişte bir o kadar değerli olan ‘seni seviyorum’ kelimesi
Niçin bugün yeminlerle,ölümlerle ifade ediliyor.
İnsan denilen yaratıklar bu kadar mı çirkefti ki
Bu kelimeyi bu derecede batırdılar.
Yüreklerinde ki yanıp kavrulan sevgiyi ispat etmek için
Allah’a şirk koştular,ölümlere başvurdular.
İspat etmek gerekli miydi
Bu kadar mı taşlaşmıştı insanlar..
İnandırmak zorunda mıydın sevgini cümle aleme! !

Sıdıka Ateş
Kayıt Tarihi : 26.3.2006 00:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Faruk Avcı
    Faruk Avcı

    Ani ve anlamsız çıkışların yıllara derin bir iz bıraktığı pişmanlıkları hatırlatıyor

    Cevap Yaz
  • Faruk Avcı
    Faruk Avcı

    Ani ve anlamsız çıkışların yıllara derin bir iz bıraktığı pişmanlıkları hatırlatıyor. Keşkeler sarıyor

    Cevap Yaz
  • Faruk Avcı
    Faruk Avcı

    Şiirlerin insanı geçmişe götürüyor. Ani ve anlamsız çıkışların yıllara derin bir iz bıraktığı pişmanlıkları hatırlatıyor. Keşkeler sarıyor

    Cevap Yaz
  • Nadir Şener Hatunoğlu
    Nadir Şener Hatunoğlu

    Saygı ile.. Şiir okurken dileğim, buluş dediğim imge ve simgelerin hoşluğuyla srmalanmaktır. Şairimiz Sıdıka ATEŞ'İN 'Hangi Soru' başlıkllı şiirinde dilediğimi buldum:

    1) Hangi karanlık çaldı umutlarımızı?
    2) Hangi dalga parçaladı sarhoş beynimizi?
    3) Hangi günaha sığındık?
    4) Virgüller cümleleri parçaladı.

    Antoloji'de kayıtlı 'Girme Rüyama' başlıklı şiirimin girişiyle, bu güzel şiire eşlik etmek istiyorum:

    'Sımsıkı ellerimizde
    ' Yeşil umutlar bayraklaşırdı
    'Ve bakışmamızda çılgın arzular...
    ' Bir uğursuz gemei ayırdı bizi -biliyorsun-;
    ' Ben bu gemide kürek mahkumu.
    ' Ipıslak duygulara kenetlei dişlerim
    'Ve kelepçeye bileklerim
    ........................
    ........................
    *Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (4)

Sıdıka Ateş