Hangi sınırın ihlalindeyse nefesler

eylüle yeniden kavuşmak öyle şaşılası
yaş aldıkça kendime çullanıyor öfke
kaygılar sarsa sarsa bilincimi
eskimek
bilmek eksildiğimi

yaşamla yoldaş olmak nasıl içten, dingin
yüzleşmek tinle bilip bilmeden yürekten kaprissiz
sorgular karşılıklı bilinmezliklere
kırılgan yelkovan gergin akrep

kefaretsiz hoyrat bir yanılsama
korka korka tutunarak hep oraya

ah sesi dinlenecek rüzgarların peşindeyim şimdi
her boşlukta olağanüstü karnaval

içine içine kısılması sesin
ve sonra yutarcasına tuzunu denizin
çizerken altını titrek parmaklarla sözcüklerin
düşte düş olan her nesnenin

ama kim kimde saklı yönün içi dışındayken
zaman nasıl da aceleci yüzsüz
rastlayamayacağım hiçbiri var işte
tam da şurada sakin

hep böyle geliyor eylül böyle dönüyor devran
gümrah bir sabırla mırıldanırken
neyle yenilenir ve neyle söndürülür bu güz

biraz daha yangın
biraz daha cılız
böğründen bölünen üç harf gece gündüz.