Yayla çiçeğidir yüzümde çizikler
Adın çivi gibi çakılmış aklımda
Büyüdükçe büyüyor özlemlerim
Dağladı yüreğimi yaktığın ateş
Isınmıyor içim seni düşündükçe
Sevgili akçakışla
Dağların kara kışa hazırlanıyor
Dalında sarı sarı yapraklar
Dibinde gazeller savruluyor
Bense hala bu şehirde
Bu kalabalıktan çıkmak için
Durmadan didinip tırmanıyorum
Olmuyor yapamıyorum
Karanlıkta yolunu şaşırmış gibi
Sokak da kaldırım arşınlıyorum
Seni aklımda tuttukça
Dört mevsim güçleniyorum
Kimi zaman sesiz bir bıkkınlık
Bazen bıçak sırtında yaşamak gibi
Bazen bel kıran bir türkü
Ben hasretim sana ey akçakışla
Hangi kapıyı çalsam
Arkasında sensizliğin uğultusu
Hatıralar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam nasıl etsem
Haziranı beklesemmi çocukça
Adına söğütçükmü desem
Yoksa ak pınar başın yaylamı
Ötesi keyiş beleni çamrakmı
Berisi fırınlı beş allı gölgelimi
Ne vakit seni düşünsem
Kurtlar sofrasına çakallar oturmuş
Ya Allah diyerek başlıyorum
İçimde kımıldar gizli yanları
Aylardan kasım olur
Ağaçlar çırçıplak soyunmuş
Saatlerce dayak yemiş gibi
Sanki çam diken atıyor
Yalnızlığın adı akçakışla
İçimde ki serseri çocuk
Kaç kez yenilmiştir
Yalın ayak koşarken yaylaya
Biraz susuz biraz da huysuz
En çokta korkusuz
Aşkla tutkuyla sevmek
Sol göğsünde yara izleri
Bizden önce gidenleri unutmadık
Gelenlere olsun tanrıdan selam
Unutma bu dağlar bizim
Ey yolcu gel otur şuraya
Az soluklan akçakışlada
Bir yemek bir çay iyi gelir
Yaslan geriye az ferahla
Gittiğin yerde övgüyle anlat
Salim Erben
Kayıt Tarihi : 20.11.2018 23:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
beğeniyle okudum
TÜM YORUMLAR (1)