Ay ışığı kokuyorsun bakışların vapur
Sulara salınmış kollarımı tutup
Sabah serinliğine
Dilimi güvercin ötüşlerine
getirip bırakıyorsun
Ne ay güceniyor buna
Ne de Konak Meydanı
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Benim gibi Aydın ili köylerinde doğmuş büyümüş, şimdi bir koca şehirde yaşayan biri için şiirin başlığı hemencik duygularımın derinliğine sokuluverdi.
Hangi dağın çiğdeminden dönüyorsun, SEN.
Meptaplı bir geceden. Ay ışığına bulanmış. Bakışlar nasıl vapur kokar. Suda süzülen, coşkusu da var, hüznü de var, uzaklardan gelen kavuşturması da var. Üstelik bir de sabah serinliği. Güvercin ötüşlerine bırakılan dil neler neler söyler, şehirde kolay yaşamayı mı, yoksa bilinmeyen nedenin barışmasını mı? Ay gücenmediğine göre, ve o KONAK meydanı da bir şey demediğine göre. Eh.
Acıkınca çıkınından beslenen şair.
Anlaşıldı. Sıkılan yumruk, yaşamı elde tutan hayat iksiri.
Kendi halinde yalpayan evlerin sokakları.
Ne etkileyici bir dize. Ben böyle yalpalayan ev sokaklarını rüyalarımda görürdüm. Şimdi bir şair de söyledi.
Unutmadık.
Unutulmaz.
Çiğdemlerine uğranılar dağlar.
Konak meydanına ve körfeze selam söyleyen benden.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta