eski bir hüzne satmıştı bahar
koynundaki resmini
mavi benizli solukların
akşam saatlerinde dinmeyen
bir hüzünüydü aşk...
O; hayatına hiç kimseyi dahil etmemişti
sevmemeye yeminli
sevmeye ise ürkek yüreğiyle soluyan
sessiz bir delikanlıydı.
Hayattan bir beklentisi yoktu
kimi masum kelebeklerin,
beyaz güvercinlerin kimi zamanları
omzuna konmasıyla başlardı hayat...
Dünyaya dereceli fanus içinde bakmak
onun için mistik bir korkuydu
zaman zaman aşamadığı denizlerin
yükselen bir çığlığın
en ince tizinde buluyordu kendini
geceleri yatağından fırlar
kendisi için hiç bir manası olmayan
gözleriyle solgun solgun bakardı etrafa
paketinden bir sigara alıp
parmak uçlarında hissederdi aşkı,cinselliği,kadın kokusunu...
Ve bir gün
beyaz güvercinler çıka geldi
bu yalnız delikanlının kapısına
bir gül bıraktı kapıya güvercinlerden biri
gelen gül hiç ummadığı bir aşkın
eşsiz notalarına gizlenmiş sessiz bir nağmeydi onun için...
Bir hayat daha vardı artık onun için
ela gözlerine dünyayı sığdırdığı
ellerine masum kelebklerin canını teslim ettiği
yüreğine yılların eskittiği yüreğini koyduğu
bir hayat daha bir gül daha
bir insan daha vardı...
Saçları rüzgarın en ezeli düşmanıydı
gözlerinin içinde gülümseyen bir bebek yatıyordu
hayata gözlerini yeni açmış
anne kokusuna sığınan bir bebek
hayatı ona adamıştı artık
onunla geçirdiği bir yıl bir gün gibi geliyordu
bu sessiz delikanlıya
zaman öylesine çabuk
öylesine asiydi ki bu aşka
güneşin bile kıskandığı bu prenses
zamanı yenemiyordu...
Ve şimdi...
eski bir hüzne satmıştı bahar
koynundaki resmini
mavi benizli solukların
akşam saatlerinde dinmeyen
bir hüzünüydü aşk...
Ve bu aşk bitmeyecekti...
Ne kıskanan yeryüzü ayıracaktı bu zamanı
Ne de bu zaman teslim alabilecekti bu aşkı...
Kayıt Tarihi : 15.9.2007 05:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!