I
Hancı,
Ben geldim, aç kapıyı,
Antik surları aşıp,
Helen’i arkamda bırakıp geldim.
Mumyalandığım yalan Bizans sandukalarında.
Bak yüzümde Hattuşili’nin çukuru duruyor hâlâ.
Nice yaşamışlığın tortusu esvaplarımda.
Taş devrinde ağardı şu bıyıklarım,
Ki fersah fersah ödedi diyetini saçlarım.
Hancı,
Hangi ara takvimden düştüler ellerimdeki nasırı?
Şehirler de değişirler,
Kahve telvelerinden okumadın mı?
II
Ben Karesi’nin çocuğuyum, hatırladın mı?
Hani süvarileri çelik bakışlı,
Ki her biri doğuştan cenge nişanlı.
Hani, kendisi eskimeden eskiten asırları,
Ki o zamanda güneş doğudan doğardı?
Analar tütün, tütünler ana kokardı.
Mutluydu ırgatlar,
Soğanı ekmeğe katık ederken.
Ve kardeşti bütün halklar,
Henüz atom bombası icat edilmemişken.
III
Hancı,
“Kaz Dağı” yazar soy kütüğümde,
Pul pul ibrişimleri ben dokudum Cunda Adası’nın kalbine.
Bazen on yedisinde taze bir söğüt dalı,
Bazen otuz beşinde, şakaklarına al düşmüş dalgın ay ışığı…
Domates toplarım, hasat zamanı.
Heyhat, bir çoban çeşmesi akar da akar!
Çoban sevdalı, başında duman.
Dursunbey’in Han’larında, yankılanır acı bir kaval
“İki keklik bir kayada ötüyor,
Ötmede keklik, derdim bana yetiyor, aman! ..”
IV
Hancı,
Ben Havranlı Seyit onbaşı, Emine’den doğma,
Barut koktum yıllarca kan rengi tabyalarda.
Hristo’lar, Yanis’ler biçti çocukluğumu Selanik’te, Galiçya’da,
Oysa sakladığımız bilyelerimiz hâlâ durur,
Emektar kavak ağacının altında.
Ve inanır inadına,
Kardeşliğin, dili, dini, ırkı olmadığına.
Kenarları oyalı bir mendil almadım hiç,
Öyle ya benim sevmeye de vaktim olmadı, düş kadar sıcak bir kızı.
Ben, Çanakkale’yle yavukluydum be hancı!
Sırtımda 275 kg’lık mermi,
Gözlerimde Mustafa Kemal’in kararlı gözleri…
“Ya istiklâl, ya ölüm! ”
Başka nasıl biterdi ki o kara zulüm?
V
Hancı,
Ben tarih içinde yaşayan bir tarihim.
Hacı Muhittin Çarıklı’yım, al bayrağa sevdalı.
Vehbi Bolat’ım Alacamescit Camisi’nin avlusunda
Sesim gür, bir kılıç kadar keskin,
Sesim, dize getirir en kalabalık orduları.
Ben 6 Eylül’de yanan kurtuluş meşalesiyim,
Hiç kimse esaret zinciri geçiremez boynuma,
Ben Türk’üm; özgürlük benim karakterim.
VI
Hancı,
Ben, bu şehrin çok sesli rengiyim.
Zağnos Paşa’nın minaresinden beş vakit yükselen ezan sesiyim,
Mistik, evrensel, birliğe çağrı…
Nasıl da insandır aynı safta dururken Âdem’in, Havva’nın çocukları!
Zamanın ötesinde bir zaman söylencesiyim,
Dakikaları vuslata, saniyeleri ayrılığa kurulu,
Kim bilir kaç magmanın öfke kustuğu,
Nice yaprak dökümüne direnen saat kulesiyim.
Kaf Dağı’na açılan kapıyım Şeytan Sofrası’nda,
Panzehirdir yosunlarım Mehlika’nın ağaran saçlarına.
Çocuklar sobelerini demler,
Her gün başka bir balıkçının oltasında.
VII
Hancı,
Bir yere yaz bunları,
Tarih unutmasın adımı.
Ben, Heraklitos’un başkalaşım geçirdiği,
Köroğlu’nun ölümsüzlük menziline erdiği Hasan Boğuldu’yum,
Ben, fetih marşı inletirken tüm arşı,
İstanbul’un burcuna Türk Bayrağını diken Ulubatlı Hasan’ın oğluyum,
Plevne önlerinde destanlar yazan akıncı ordusuyum.
Bir şubat ayazında,
Mustafa Kemal’in millete dönen yüzüyüm tren garında.
Kimsenin dize getiremediği Kurt Dereli Pehlivanım köy meydanlarında,
Bengiyle efelerin selam duruşuyum dosta, düşmana.
VIII
Hancı,
Aç kapıyı, ben geldim.
Aç da, üç-beş satır yarenlik edelim,
Sana Ömer Seyfettin’den, Karesi Bey’den selam getirdim.
Yediveren güllerinin ilk merhabasını,
Mehmet’lerin, Zehra’ların yaşam kavgasını,
Buram buram tarhana tüten kış akşamlarını getirdim.
Mataramda en şifalı suyu Gönen’in,
Dudaklarımda masalsı tadı yel değirmenlerinin.
Denizkızlarını, güvercin dolu avluları,
Serçelerin suya kandığı cömert şadırvanları,
Efsane kokan çamları, katar katar tren çığlıklarını…
Türkü türkü, bayrak bayrak, tüm anaçlığımla sevdim.
Sana kuşların ülkesinden, kuşlar kadar özgür bir mevsim getirdim.
Hancı,
İşte benim serüvenim de böyle,
Dün-bugün el ele yürür caddelerimde.
Nice adsız kahramanın süt kokulu annesiyim,
Ki ben, iç içe geçmiş tarihler silsilesiyim.
Hasibe Gezgin
Kayıt Tarihi : 28.11.2012 20:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir "Balıkesir" temalı şiir yarışmasında (06.09.2011) 1.'liğe değer görülmüştür. İnsanın kendi dilinden, kendi kaleminden memleketini anlatması, memleketini şiirce koklayıp, ona tarih kadar yalın ve gerçek dokunması bambaşka bir haz! Bazı şehirler insanların yaşamında kilometre taşıdır; aslında onlar sayfalarca şiir yazsak da, anlatılamaz.
![Hasibe Gezgin](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/11/28/hanci-73.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!