Ayaklarımdan limon ağaçlarının feryadı çekiliyor.
Omuzlarım kaldırım taşlarının seslerinde eziliyor.
Yağmurlar akşamsız kollarımdan süzülüp de,
Düşmüyor kalp kafesine…
Yağmurlar, isyanlarımda takılı kalmış hancı…
Buğdayların ızdırabını taşıyor ellerim.
Ellerim, dünyanın nefesini topluyor.
Ellerim, duaya kavuşmadan çürüyor hancı
Buğdaylar başak olmadan savruluyor…
Çaresizliğe emanet etme beni hancı..!
Bakışları çizilmiş ırgat mevsimlerinde kalır aklım.
Beni soğukların çizdiği gölgelerle korkutma,
Boşlukta tüteni boşlukla korkutamazsın hancı…
Canım eskisi kadar yanmıyor hancı,
Su kanallarındaki asırlık yosunlar gibi artık mutluluklarım…
Sevinçlerim, tarlalardaki samandan korkuluklar gibi…
Hislerimi uzunca bir zamandır yitirdim hancı…
Evimin ortasına kimsesizlik dikmişler.
Hiçbir deprem, hiçbir yangın,
Yıkamadı onu hancı,
Kimsesizlik veba gibi sardı tutsaklığımı…
Gidiş ve gelişlere gebe şu dünyada,
Ne çok gidişim oldu hancı…
Tren rayları arasına sıkışmış çakıl taşları,
Merdivenlerin basamaksız çıkışları,
Ve ezanların maviyle bağımsız haykırışları,
Hep seni hatırlatır hancı,
Gidişlerim, hep seni anımsatır…
Yollarım yolculukları ağırlıyor durmaksızın,
Nice zaman koptu takvimden,
Nice gözyaşı geçti ruhumdaki nehirden,
Nice sevdacıklar küflendi ömrümde…
Ama ben hala garip bir yolcuyum hancı…
Sığınacak bir cümlem bile kalmadı.
Neyin kavgasına tutuşmuşsun sen?
Bir garip yolcuyum ben hancı…
Gariplikten sırtını doğrultamayan bir yolcuyum ben.
Kayıt Tarihi : 29.8.2022 21:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (1)