Bahar, yazlar sensiz geçecek nasıl
Öyle bir haldeyim ki sorma velhasıl
Ömür sermayem ki kalmış son fasıl
Sıcak çorba, âğu döktün içilmez
Mesut yuva terk edilmez gidilmez.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Güzel bir eser ustam
Han: 1. Eski Türklerde hakana bağlı veya müstakil hükümdar, emir. 2. Osmanlı Padişahlarının isimlerinin sonunda kullandıkları unvan: Yavuz Sultan Selim Han. 3. Osmanlı Devleti’nde, doğudaki bazı beyler ve Kırım giraylarına verilen unvan.
4. Yerleşme merkezlerinde veya kervan yolları üzerinde yolcu, tüccar ve misafirlerin konaklamaları için yapılan bina, eski tarz otel. 5. Tüccar ve serbest meslek sahiplerinin büro ve işyeri olarak kullandıkları oda veya dairelerden ibaret çok katlı bina, iş hanı. (Bu kez yorumumu aynı senin gibi yaptım Yaşar'cığım.)
harika anlatım beğeniyle okudum yüreğine bereket değerli hocam kutluyorum yüreğinizi canı gönülden saygılarımla her daim selamlar
Hazan yelimisin esip geçecek
Sen uçunca aşkta uçup bitecek
tebrikler kutlarım selam ve saygılar
Sevgili han/a çok sık uğramamış anlaşılan, satırlar arasındaki duygu geçişleri ayrı birer ses veriyor, canı gönülden kutlarım saygılar...
Şiir; yapı olarak farklı bir dizimde çıkıyor karşımıza. 3'lü ve 2'li mısralardan oluşan bentler halinde kurgulanmış. Çok rastlanılan bir yapı tarzı değil şiirde. Bu haliyle özgün bir çalışma.
Konu, her şairin kendi duygu pınarlarındaki birikimlerini kullanarak, harmanlayıp sunduğu bir ayrılık ve sitem şiiri. Aşk öyle bitsin demekle, ya da gittim demekle bitmez elbette.
Aşk acısının ve ayrılığın mısraları inlettiği bir güzel şiir okudum. Yüreğinize, kaleminize sağlık Yaşar Akbaş Bey. Kutlarım. Selam ve saygılarımla.
İnsan ne çekerse şu gönül belasından çekiyor velhasıl...
Gerek akıcılığı, gerek özgün kalıp ve yapısıyla oldukça güzel bir şiirdi... Kutluyorum Yaşar Bey...
Nicelerine Sevgi ve Saygıyla...++
Ritmi, hecesi ,kafiyesi ve duygu yüküyle dört dörtlük bir şiir olmuş. Kardeşimin şiirdeki başarısını tebrik ediyorum..Başarınız daim olsun. Sevgi ve saygılarımla
Belki de ederinden fazla değer vermişizdir...Armutun sapı üzümün çöpü bahane olur, terk edip gider...
Bu güzel şiirinizi on puanımla kutluyorum.
Selamlar.
Azrail olsaydım canın almazdım
Mutlu olman için dua salmazdım…
Hüzün ve sitem yüklü bir şiir. Kutlarım Yaşar bey...Nicerine..
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta