Acarman doruğundan davullar duyulur.
Bir telaş sarar dört bir yanını Hamzabey’in.
Ovadan otlakçılar, bayırdan çobanlar seğirtir
”Düğün başladı, ayıptır. Geç kalınmamalı” denir.
Herkesin bi ilintisi vardır muhakkak
Harman değil ki yel ile olsun,
Düğün bu el ile olur.
Cuma akşamında kadınların düğünü,kızların mezesi
derin ve işten bir serzeniş yükselir,
serpilir manilerin aralarına.
İKİ TAHTA ÇAKTILAR,ARASINDAN BAKTILAR.
HİÇ BİR ŞEYCİK BİLMEZDİM,
KÜÇÜCÜKTEN SATTILAR..
Cumartesi erkeklerin mezesi, delikanlı gecesi,
gırnatacı dem tutar,gazeller çekilir.
AT OLURDA TEPMEZMİ,
YAR OLURDA ÖPMEZMİ?
YARİN ÖPTÜĞÜ YERDE,
MOR MENEKŞE BİTMEZMİ?
Uzar da uzar sabahın ışıklarına varır.
medet medet medet...
Zaman kuşluk vakti, yorgun sarhoş delikanlılar..
Çalgılarla sabah sabah cılız ayarsız.
Tavuk toplama derdindeler sokak sokak.
Kim yakın, kim değil, damadın kimler akrabası?
Kapı kapı çiftetelli.
çevir dediğinde,güvende başlar.
Çevreler, işlemeli havlular boyunlarında gençlerin.
Düğün avlusuna varılır, yerde testi, çömlek kırıkları
Akşamdan kalmadır.
Bir sini, büyükçe…
Sırt sırta kızarmış tavuklar mezeler içecekler…
Delikanlı başı, daha belirgin önde saygılı, sert ve dürüstçe…
Ardında kol kola, bıçkın bıçkın delikanlılar..
Her molada sere serpe,hesttyiiiiii,hesttyiiiiiiiiiiiii
Bir başından bir başına HAMZABEY’in.
“EVLERİNİN ÖNÜ NANE DE MAYDONOZ.
AMAN AMAN!
SİZ BİZİM HANEYE, HANEYE, HANEYE,
GELMEZ OLDUNUZ! ”
Aşağıdan yukarıya oyunlarla, türkülerle …
Yukarı caminin yanına, orada uzunca bir mola verilir.
Kollar, başlar ıslatılır iyice, bir çeşmede, olukta.
Çalgılar açılmıştır ustaca, yavaş yavaş köy meydanına inilir.
Tongur masasında hesap tutulur.
Hesabı bakkal tutar.
Kiminden helva parası,
Kiminden gücüne göre üç beş toplanır.
Vermeyen çamura yatar,yatırılır.
Sarhoşluğun sardığı vakittir öğle vakti.
Köy meydanının çınarları altında
Oyunu ustalar oynamalıdır..
Seyredilir…
Çocuklar yakından, kadınlar uzaktan cümbür cemaat…
Sekme burada başka bi güzel oynanır.
Çalgılarda bir düzen, bir titizlik vardır.
Kaşıklar bir bir kırılır; tüfekler patlar; silahlar atılır.
Herkes ikişer ikişer oynar, karşılıklı çiftetelliyi.
En ustalar, en yaşlılar dahi.
Bir MAREM ÜSEN tek başınadır.
Müthiş oynardı rahmetli.
Beğenmezdi kimseyi.
Fırlattığını bilirim davulcuya kaşıklarını.
”Yanlış vuruyorsun” diye.
Tüm misafirler oyuna kaldırılır çift çift…
Yavaş yavaş gençler, sarhoşlar kalkıp birlikte oynarlar.
İnme vaktidir,doğru köprüye...
“HASTAHANE ÖNÜ VAH VAH, MERMER DÖŞELİ!
SARHOŞLAR GELİYOR, ELİ ŞİŞELİ! ”
Nuri Bey’lerin evlerinin önüne kadar gidilir.
Kısa kısa molalarla, oyunlarla şarkılarla.
Bir uzun mola da burada verilir
Delikanlılar son heveslerini de burada bırakırlar.
Dengeleri iyiden iyiye kaçmıştır.
Yorgunluk sarhoşluk hat safhadadır.
Türküler naralar karışır birbirine…
Dilleri dolaşır…
Delikanlıların bu gülünç, komik hallerine
Yavukluları pek bayılır, üzülse de bazıları.
“KÖPRÜDEN GEÇTİ GELİN
SAÇ BAĞIN DÜŞTÜ GELİN…”
Köprüden atlamak adettir bizim köyde…
Damat da, arkadaşları da, yaz-kış demeden
Birer ikişer atlarlar.
Buz gibi sularda ayılır her biri.
Kalabalık halk musalladan izler pek keyifle
Tozlu çamurlu ıslak bedenleri,gençleri.
Bir utangaçlık da oluşur,
Bir koşu başlar…
Sıcak hamam gençlere hazırdır sabahtan beri.
Damat tıraşı, öğle yemeği, kız evinden elbiselerin getirilmesi…
Usulca ve sakin sakin oluverir bu vakitte.
Misafirler doyurulur.
Bazıları konuk evlerinde.
Bu saatten sonrası güzelliktir.
Tanıyamaz insan gençlerin o bakımlı tertemiz şık hallerini.
Bir sükunet sarmıştır köyü, naralar azalmış kesilmiştir sesleri.
İkindiye uzanmış saatler gelin alma vaktidir.
Kol kola dizilen gençler,
“KIŞLALARIN SAÇAĞI ANNEM, ÇAVUŞ ASKER KAÇAĞI...”
Sıralarlar koro halinde, güzel türküleri.
Ara sıra yine oyunlarda unutulmaz.
Uzatılmadan yol varılır…
Kız evi sokakları, avlusu tertemizdir.
Kıyılarında çalı süpürge kırıntıları, oturma yerleri.
Heyecan ve tatlı bir hüzün ve masumiyet kokar.
Kız almak zorsa da, kız vermek daha bi zordur.
“YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE EV KURMASINLAR,
AŞRI AŞRI MEMLEKETE KIZ VERMESİNLER! ”
İki adım komşuya da gitse gelin ağlamaklıdır.
Hem ağlar, hem gider.
“ELE KARIŞMAK,YERE
KARIŞMAKTIR.’” denir.
Oyunlar oynanır.
Oynatılır kız evinin erkekleri topluca.
Pek fazla uğraşılmaz.
Kız alınır çıkılır atla, arabayla.
Yollar kesilir, bahşişler verilir, sular serpilir.
Uzunca bir köy turu başlar şimdi.
Oğlan evine varılır, gelin indirilir,
alkışlar,alkışlar alkışlarla.
Kayıt Tarihi : 28.12.2008 22:16:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kaybolmaya başlamış adetlerimizin anlatımını,şiirsel yorumlamıya çalıştım.
![Halil İbrahim Uysal](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/12/28/hamzabey-dugunleri.jpg)
yöresel bir düğün her yörenin
kendine has güzel düğünleri olur
yüreğine kalemine sağlık severek okudum
sevgilerimle tam puan
ayrıca anadolunun sesi grubumuza davetlimsin
TÜM YORUMLAR (1)