Alp dağlarının eteklerinde ufacık bir köy karlarla kaplı kırmızı kiremitli çatıları..
Bu sabah yine kuru ayazla birlikte minik kar kristalleri,havada döne, döne ufak kırmızı kiremitli evlerin bacalarının üzerine inerken Anna adında mutsuz bir kadın yaşardı buralarda.
Çünkü bebeği olmuyordu... Biliyormusunuz minikler, hiç bir kar kristali diğerinin aynı değildir.
Hepsi başka şekilde ve güzellikte.. İsviçrenin soğuk günlerinden biri, kışı epey çetin geçer. Buraların, karla kaplı güzelim dağlarında,kuşlar ötüşmez olur o zaman.
Mor minik çiçekler saklar başlarını karların en altlarına.
Anna yine hüzünlü ve mahsun köyün kıyısına kurulan pazarda satmak için yaptığı kurabilyeleri götürürken,''Ahhhh ne olurdu'' dedi. Benimde minik bir çocuğum olsaydı, ona bu çilek marmelatlı kurabiyelerden yapardım,o kadar çok yapardımki sanırım yemekten bıkardı''..
Yolda komşu kadın Esteri gördü ''Ne o Anna, niye kendi, kendine mırıldanıyorsun haa? ''Yooo söylemeyeceğim işte sonra bana gülüyorlar ve Güzel Rabbimiz bu kadına bir çocuk vermiyor,dua etmeli akşam,sabah dua etmeli, kimbilir ne suçu vardır, diye benimle alay ediyorlar''
''Hiç'' dedi.''Hiç bir şey yok Ester''..O ise küçümseyici bir nazarla Annayı süzerken ''İyi o zaman,o oduncu kocana söylede gelip dün sabah dağdan getirdiğimiz odunları kırsın,bak geçen seferki gibi eğri keserse bir kuruş vermeyiz anlıyormusun''.! . Anna bu kıskanç ve dedikoducu komşusuna''Defol'', diye bağırmak istedi ama paraya ihtiyaçları olduğu için elindeki kurabiye dolu sepeti yere bırakıp dinlenirken gülümsemeye çalışarak''Hııııım'' olur. dedi..
Sıkı, sıkı, kalın bezlerle soğumasın diye sarıp sarmaladığı kurabiyeler, beş dakikada satılmıştı.. Hem Annanın sesi o kadar güzeldiki ''Çocuklaar kurabiyelerim çilekli, ciciş kurabiyelerim var'' diye bağırmasına tüm okuldan çıkan minikler üşüşmüş, ılık kurabiyeleri hemen satın alıp bitirivermişlerdi...Üşüyen dudaklarını atkıyla kapatarak boş sepeti alip hızlı, hızlı, evinin yolunu tutarken,önlüğün cebindeki bozuk paralarda şıkır, şıkır, ötüyordu..Kırmızı kalın beresinin kulak hizasından sarı saçları altın gibi ışıldıyarak bukle bukle omuzlarına doğru uzanıyordu Annanın..
''Ahhh'' dedi..''Şimdi Henriciğime bir eldiven alırım, odun kesmeye giderken hiç üşümez artık, tabi bana da yeni güzel bir şapka'' diye mırıldandı..:Ama yine kurabiye yapmalı, bu sefer çilek marmelatını daha fazla katmalıyım, nasıl olsa biterse alacak paramda var..
Kapıdan girer, girmez, sönmek üzere olan şömineye acele bir kaç odun daha attı. Mutfaktaki uzun tahta masanın başına geçip, kenarda hazır duran leğendeki hamurdan, minik şekilli kurabiyeler yapmak için bir parça kopartmıştıki, hamurcuk elinde kıvrılıp gülmeye başlamasınmı:Ayyyy dur ayol gıdıklama'' ''Aaaaaa'' dedi Anna, ''Ne bu ya, hamur konuşuyor.''! Feryat ederek hızla masaya hamur parçasını fırlatınca,aman Allah'ım birde ne görsün! minik bir Hamur Kız..Masaya eğilip şaşkınlıkla:Sende kimsin? demiş.''Ben Hamur Kızım, Yüce Yaratıcı sana acıyarak beni gönderdi''.! . Hamur kızın kakao hamurundan yapılmış simsiyah gözleri fırıl fırıl dönüyor, pembe şekerden yapılmış minik ağzı bıcır bıcır konuşuyormuş. Ya o gül rengi yanakları.. Anna dayanamamış minik kızı kucağına alarak yumuşacık ılık hamur yanağından sevgiyle öpmüş..
Boşuna dememişler sevgi dünyadaki en güzel şeydir diye.''Yani şimdi sen benim kızımmısın.?Hamur kız gülmüş.''Evet'' demiş. Anna şaşkın şaşkın bakınmış. ''Evet ama sen hamurdansın''..Minik kız, ''Ne yapabilirim ben sanki hamur olmak istermiydim''. diye içini çekmiş. Yapacak bir şey yok ki..Anna birden sevinerek ''Dur sen masada otur beni bekle,bahçeden bir sepet odun daha getireyim, bak oda yavaş yavaş yine soğumaya başladı, hem yine kurabiye yapar seninle satarız pazar daha yeni başladı''demiş... Hamur kızsa ''Peki'', diye gülümsemeye başlamış..
Hamur kız arka bahçeden odun getirmeye giden Annayı masada oturmuş heyecanla beklerken, Annanın kocası arka kapıdan eve girmiş,''Oooooo'', demiş. 'Evde sıcacık ne güzel, Annam nerededir acaba'' masaya eğilmiş bakmışki minik bir Hamur bebek..
''Hooh hoh'' diye gülmüş..''Benim kadın artık kurabiyeden bebeklerde yapıyor ha, bunu yemekte pek keyifli olacak, şunu şöminenin içindeki közlerin arasına koyayımda hemen pişsin çokta açım diye bağırmaya başlamasınmı.. Ardından ağzı sulanarak: ''Çocukluğumdan beri hep hamurdan bebek yemek istemiştim'', diye karnına vurmuş.
Hamur Kız bunu duyunca ''kurtarın beni imdaaat'', diye bağırmak istemiş, ama korkudan sesi de kesilmesin mi. Kocası odun dolu sepetle kapıdan giren Annanın neye bağırdığını anlayamadan elindeki Hamur Kızı hızla ateşe atınca.! Anna haykırarak ağlamaya başlamış''.Ahhhh benim kara gözlü ak yanaklı pamuk kızım, hamur kızım, çilek kokulu canım kızım'' diye.. Henri olayı öğrendiğinde, oda ağlamaya başlamış,bakmışlarki şömineden bir çıtırtı geliyor..Başlarını kaldırdıklarında birde ne görsünler, Aman Allahım üzerinde pembe bir elbise olan güzel bir kız bebek.. Ateşin közünden çıkıp yanlarına hoplaya, zıplaya, gelince bir an şaşırmışlar..''Lütfen üzülmeyin artık, Anna anneciğim, sende üzülme babacığım, İkinizde çok iyi kalpli olduğunuz için beni size sevgili Yaratıcımız gönderdi'' demiş..
Ardından boyunlarına sarılıp, ikisininde yanaklarını öpmüş.. Onlarda gül yanaklı zeytin gözlü kızlarına sarılıp sevinçten göz yaşları dökmüşler,.
Sizinde evinizde küçük bir hamur kızınız varmı? ..O zaman hemen minik hamurcuklar yapmaya başlayabilirsiniz...!
Belgin
Belgin SönmezKayıt Tarihi : 7.11.2017 13:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!